Şu gerçeği hiç unutmayın diye sürdürdü konuşmasını bilge. En önemli zaman, içinde bulunduğunuz andır: çünkü sadece o anda elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişiyse o sırada kiminle birlikteyseniz odur. Çünkü geçmiş geçmişte kalmıştır. Gelecekte karşılaşacağımız kişileriyse kimse bilemez....
Kendimi iyi ve mutmain sanırken, geçmiş zamanlara atıf yapan bir dostun cümlesiyle ateş uçurumlarına yuvarlanıyorum. Dostumun atfına gerek de yok. Seneler önce geçtiğim bir sokaktan seneler sonra geçerken. Acıtıcı bir anımsama ile. Ateş uçurumlarına yuvarlanıyorum. Güvenim ve özgüvenim berhava oluyor. Nasıl olduğumla ilgili bir cümle veya bir kelime söylememi bekliyorsanız, söyleyeyim; fakat gerçeği ben de bilmiyorum, siz de bilmiyorsunuz, başkaları da bilmiyor. Her şeyi bilen bir melekse omuzumda sükûnet ve sekinet içinde sükût ediyor.
Sayfa 27
Reklam
Sen Kucağındayken Günahlarımdan Arındığım En Yitik Körlüğümü Unutturan Dizili Geçmiş/ten Geleceğe/de Sarkan Med Cezir Mevsimlerin Aşkını Getirdin Ulaşılmaz Asil Gerçeği Sayende Tekrar Yaşadım.... Bir Ara................................................................. Aşkın Çıplak Özleminden Kudurmuştu Çıplaktı Denizlerim Fırtınalar Başıma Toplanmış Yağmura Batırmıştı Gemilerimi... Kurtuluş İmkansızdı!... Ama! Bir Umut Aşkla Sana Tutundum ...... Sürekli Gecenin Bana Uzak Duran Yanağında Kalsanda Karşımda Duran Erkenci Çiğ Bir Ölümde Olsa Diz Çökmedim ... Aşkın Mahlasıyla Yüreğime Çakılıydın Aralıksız Sen Tüterdi Atımları... Sana Yeterince Belli Edemediğim Sevgime Kara Çalsalarda..... Beni Günahta Saysalar Hep Ayaktayım Ruhumun Sana Açan Aşk Zambaklarıyla...
"Batı'yı ve Batı kültürünü Amerika ve Belçika'da bulunduğu yıllarda tanıyan Saadettin Ökten, Türkiye'de sözde Batılılaşmış çevrelerce dayatılan Batı'nın gerçeğine hiç benzemediğini hayretle görmüştür. Üstelik tek bir Batı yok, iç içe geçmiş birçok Batı vardır. Doğu'yla Batı, kafasında bu gerçeği fark ettikten sonra barışır, artık bir Yesarizâde hattıyla bir Van Gogh'dan yahut Dede'nin bir âyiniyle Beethoven'in bir senfonisinden aynı zevki alabilmektedir. Saadettin Hoca, bütün bilgeler gibi, bilir ki "Doğu ve Batı Allah'ındır."
Sayfa 168Kitabı okudu
Sosyolog Simmel, “modanın zafer anı, aynı zamanda ölüm anıdır” der. Bir ürün toplumun tüm kesimlerine ulaştığında artık yok edilmelidir ki yeni ürünlerin önü açılsın. Hiçbir şirket on sene kullanılan telefon veya beş sene giyilen tişört üretmek istemez. Daimi tüketim kapitalizmin ibadetidir. Simmel’in bu muhteşem tespiti aşk ilişkilerinde de
Merak ettiğim tek bir şey var. Yaklaşık bir buçuk ay öncesinde hazırlıksız yakalandığımız büyük depremin ardından, diğer şehirlerimizdeki olası depremlere hazırlıklı olmak için acil çalışmalar başladı mı? Yoksa yine suç kadere mi yüklenecek?.. Geçmiş olsun bolu 😔
Reklam
Siz kendi doktrininizin mutlak değerde olduğunu, şaşmazlığını söylüyorsunuz, dünyanın ve ruhumuzun özünün bize bir defa ama bütün zamanlar için verildiğini kabul ediyorsunuz. Ben bunda hiçbir mantık görmüyorum. Hıristiyanlığın iki bin yıllık geçmişinde, bu kadar eski bir zamanda söylenmiş olana, nasıl olur da biz hâlâ ilâve edecek bir şey bulamayız? Siz, ‘gerçek’ tekelini bırakmamak için mücadele ediyorsunuz, ama, en iyi hallerde bile tavrınız bir körlüğün eseridir. Görmüyorsunuz. İsterse ilâhî çıkışlı olsun, gerçeği sonuna kadar yalnız kendi elinde tutacak bir öğreti yoktur. Kendisinin böyle olduğunu iddia eden bir doktrin, modası geçmiş bir doktrindir, artık kullanılır olmaktan çıkmıştır.
Geçmiş yalnızca değiştirilmekle kalmıyor, diye düşündü, aslında yok ediliyor. Elinizde hafızanızdan başka kayıt yoksa en aşikar gerçeği bile nasıl ispatlarsınız?
Sayfa 45 - Karbon Kitaplar, Bölüm III
“Bu dünyadan gelip geçmiş en büyük edebiyat üstadının dediği gibi, "Ölüm tek ilham kaynağıdır." Bu yarı yazar, yarı tanrı adam hakkında saatlerce düşünebilir ve konuşabilirim. Ancak beni engelleyen iki nokta var. Birincisi üstadın söylemiş olduğu şu söz: "Kitaplarımı asla okumam. İlgilendirmiyorlar beni. Edebiyata büyük bir yeteneğim var ama ona inanmıyorum." Diğeri de benim hiçbir gerçeği kabullenmiyor oluşum…”
Sayfa 176 - Doğan KitapKitabı okudu
...dilin bir iletişim aracı olduğu gerçeği, ders içi ve dışı yabancı dil faaliyetlerinde de yansıtılmalıdır. Dil yapılarına yönelik bir çalışma, yabancı dilde yeterlilik için çok az bir katkı sağlayacaktır. Bu şu şekilde açıklanabilir. Çocukluk yıllarınızı bir hatırlayın ya da etrafınızdaki çocukları inceleyin. Anneleriniz, babalarınız ya da büyükleriniz size Türkçe öğretirken “Evet, bugün geçmiş zamanı öğreneceğiz” diye bir yaklaşımla mı öğrettiler? Onların böyle yapıları öğretmek gibi kaygıları var mıydı? Yoksa onlar sadece sizinle iletişim mi kurmaya çalıştılar? Siz ve onlar sadece anlama ve mesajlara odaklandınız ve bilinçaltınızda dil yeterliliğiniz yavaş yavaş gelişti.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.