"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Sıradan bir gün telefonunuz çalıyor ve anne babanızın bir kazada öldükleri haberi veriliyor. Ne yaparsınız? Gözünüz kararır ve her şey bir anda tepetaklak olur değil mi? Dünyanız başınıza yıkılır. Peki bir şansınız olsaydı eğer zamanı tersine çevirmeyi ve her şeyin yine eskisi gibi olmasını ister miydiniz? Anne babanızın dirilmesini,
Kimseyle tartışmak istemiyorum. Rahatsız olan engeller. İnsan gibi fikrini beyan edip konuşacak olan varsa da kabulümdür. Yoksa hiç yormayın beni. Şimdiden peşin peşin diyeyim. Hitler'e dönmesin olay.
Gökbilge Hüseyin Nihal Atsız'ı ve kardeşi büyük Türk Beğ'i Nejdet Sançar' ı saygıyla anıyorum...
Atsız'ı sonradan öğrenmeyen biri için hüzündür
Olmayacak Şeylerin Hayalini Kurma Federasyonu olsa, başkanı ben olurdum!
Derin yaralar açtı hayat bir çoğumuzda. Hangimiz inkar edebiliriz bunu? Çoğumuzun kalbinin kan pompalamaya dahi mecali kalmadı.
Yaralıyız. Kimimiz yardan, kimimiz anne babadan, kimimiz bir başka yerinden... Ortak noktamız, bilfiil yaralıyız.
İşte elinizdeki bu kitap yaralarınıza hitap ediyor. "Benim yaram başka!" demeyin okumadan önce.
Aslında insan, fark etmeden de olsa en çok kendini özler. Ben özlemi, öylesine derindir ki insanın, yaşadığı anın yani şimdiki zamanın içinde bunu tatmin edebilmesi için çok ciddi bir farkındalığa sahip olması gerekir. Eğer bu farkındalığımız yoksa andan tat almamız çok zordur. Bu yüzden beklentilerimizi ve umutlarımızı geleceğe yöneltiriz.