"Fakat annemin toprağının bile acı çekmesinden kaygılanıyordum.O, hayatı boyunca trajik mevsimlerden başka bir şey görmemişti. Ölüyken bile onunacı çekmesini istemiyordum. Onu ziyaret ettiğimde fark etmesin diye kesik kolumu saklardım hep. Ya ölülerin de gözleri varsa? Ya mezarlar uyumuyorsa? Ölümünden sonra başıma gelenleri ona anlatmak için o kadar çok söze ihtiyacım vardı ki... Bunca yıl sonra şimdi onun karşısında dururken, hıçkıra hıçkıra ağlayamadım. Çünkü her zaman daha sonra ağlarız. Yılların tozunu alır gibi, onu ihmal ettiğim için özür dilercesine elimle mermerin üzerini sildim. Sonra mezarın başında Fatiha okumak için tek elimi kaldırdım. O sırada bu sahne bana gerçeküstüymüş gibi geldi. Fatiha okumak için uzattığım tek elim merhamet vermekten çok onu istiyor gibiydi. İç çekip elimi gizledim.
Sayfa 263 - Nemesis KitapKitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Bataklık Kurutulacak Onlar ne yaşadıklarının farkında bile değiller. Şeytani bir rüya ve hayal aleminde yaşadıklarını sanıyorlar. Bizden çaldıklarını her gün sayarak yerinde duruyor mu diye kontrol ediyorlar.
Reklam
Vaktiyle Hakikat'in peşine düşecek kadar safken, epey yöntemi sıradan geçirmiştim- boşuna. Kendimi kuşkuculuğun içinde pekiştirmeye başlıyordum; o sırada, en son çare, Şiir'i oklama fikri geldi aklıma -: Kim bilir belki istifade edebilirdim, belki keyfiliğinin ardında nihai bir ifşaat gizliyordu. Yanıltıcı çare! Yadsımada benden de ileri gitmişti, belirsizliklerimi bile kaybettirdi bana.
Herkesin ileri sürülen iddialara sorgusuz sualsiz inandığı öylesine bir çağda, tanıkların verdiği en uçuk ifadeler bile ciddiye alınıyordu. Ne de olsa İncil’de “Cadıların yaşamasına izin vermeyeceksiniz.” diye yazıyordu. Sonuç olarak çok sayıda masum kadın yakılarak öldürüldü.* İşkence aletleri rahipler tarafından kutsandıktan sonra, yaşlı-genç ayırt edilmeksizin tüm sanıklara akla gelebilecek en korkunç işkencelerin yapılması sıradan bir hale geldi.
Sayfa 193 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Samuel berrak bakışlarını Tom'a çevirdi, "Kalkmam gerekecek," dedi, denedi ve beceremeyip gülerek kendini geriye bıraktı; dünyada herhangi bir güç kendisini yenilgiye uğrattığında hep gülerdi zaten. Yenilmiş olsa bile, yenilgiye gülmek suretiyle zaferin birazını çalabilirmiş gibi gelirdi ona. Tom ona o kadar çok tavuk çorbası getirdi ki, sonunda öldüresi geldi oğlunu. Töresel bilgi dünyada var olmaya devam ediyor; bazı insanlar hâlâ çorbanın her yarayı, her hastalığı iyileştireceğine, ayrıca cenaze yemeği olarak da fena sayılmayacağına inanır.
Vhalla dizleri üzerine çöktü ve özenle düzenlenmiş bir not yığınının üzerinden gümüş bir bilezik çıkardı. Eğer bir Alevtaşıyıcı olsaydı onları yakabilirdi. Fakat Vhalla, Aldrik'le uzun zaman önce yazıştıkları notlarla biraz daha yaşamaya boyun eğmişti bile. Onları tutmasının asıl sebebinin ateş yakıp yakamayacağıyla alakasız olduğunu söyleyen, kalbinden gelen her fısıltıyı duymazdan geldi.
Reklam
Lobideki bekleyişim bir saat sonra bitti. O çok sevdiğim adam, duşunu almış saçlarını kurutmaya bile fırsat bulamamış bir şekilde merdivenlerde göründü. Onu öyle görünce çok garip bir milleti olduğumuz aklıma geldi. Çoğu insanların zina yapacak kadar günahkar ama cünüp gezmeyecek kadar Müslüman olması gerçekten garipti.
Sayfa 95 - HayatKitabı okuyor
Öğleden sonra geç saatlerde uyandım, güçlendim ve tazelendim. Sherlock Holmes, kemanını bir kenara bırakıp bir kitaba dalmış olması dışında hâlâ tam ona bıraktığım gibi oturuyordu. Ben kıpırdanırken bana baktı ve yüzünün karanlık ve sıkıntılı olduğunu fark ettim. "İyi uyudun" dedi. "Konuşmamızın seni uyandırmasından
“Kısacası,” diye devam etti, “gerçekler bunlar. Babam bir Hint alayında subaydı ve ben daha çocukken beni evime göndermişti. Annem ölmüştü ve İngiltere'de hiç akrabam yoktu. Ancak Edinburgh'ta rahat bir pansiyona yerleştirildim ve on yedi yaşıma kadar orada kaldım. Alayının kıdemli yüzbaşısı olan babam, 1878 yılında on iki ay izin alıp
Geçen sene bir miting yaptık. Dağdan taştan uzun yoldan Malatyalardan yüzbin insan geldi. Akşam Tv'de bir saniye bile göstermediler. Niye? Ebru Gündeş Hanım o gece bayılmış. Bütün ekranlarda Tarkan'ın götü
Reklam
Ey nefis! Rahmet olasıca! Acele et! Helåk olmaya yak laştın. Ölüm yaklaştı. Korkutucu geldi. Ölümden sonra se- nin yerinde namaz kılan kim? Ölümden sonra senin yerinde oruç tutan kim? Ölümden sonra Rabbini senden razı ede cek kim var? Ey nefis! Rahmet olasıca! Senin için, ancak sa- yılı günler vardır. Eğer o günlerde ticaret edersen, onlar se- nin sermayendir. Halbuki onların çoğunu zâyi ettin. Eğer geri kalmış hayatın boyunca zâyi etmiş olduğun hayatından ötürü ağlarsan, yine kendi nefsin hakkında kusurlu sayılır sın. Geri kalmış kısmı zâyi ettiğinde ve âdetinin üzerine i5- rarlı bulunduğunda, acaba durum nasıl olur? Ey nefis! Bilmez misin, ölüm, sana vadedilendir. Kabir senin evin, toprak döşeğin, böcekler arkadaşındır. En bü yük korku (kıyamet dehşeti) önündedir. Bilmez misin, ey nefis, günahkârlar bir gün bile dünyaya dönmeyi temenni ederler. Tā ki, yapmış oldukları kusurları telafi etmekle meşgul olsunlar. Halbuki sen de onların te mennisindesin. Senin ömrünün bir günü, onlara dünya ve için-dekilerin karşılığında satılırsa, eğer güçleri yetiyorsa mu hakkak bunu satın alacaklardır. Halbuki sen günlerini gaf- let ve tembellikte zayi ediyorsun.
30 Temmuz
Albert geldi ve ben buradan ayrılmak zorundayım o asil ve iyi bir adam olsa ve ben de her anlamda ondan daha aşağı biri olsam bile onun böyle bir kişiye sahip olmasını görmeye dayanamam sahip olmak yeter Wilhelm! onun nişanlısı buraya geldi. O iyi ve değerli bir insan ve ben onu sevmeden edemedim . Neyseki onların buluşması sırasında orada değildim..
Bir kuyuya düştüm, herkesten yardım bekledim. Kimse gelmedi, bir tek o geldi... hem de düştüğümü bile bilmeden.
Sayfa 433Kitabı okudu
Marx'ın yazdıklarından çıkarılan ilki, bütün komünist rejimlerin res­mi amentüsü haline geldi: Öyküye bakılırsa, art arda ülkelerde ileriyi gö­ren Marksist düşünürlerin önderlik ettiği kahraman işçi ve köylüler, kötü ve sömürücü burjuvaziyi yıkarak "komünizm"e giden yola koyuldular. Ko­münizm, insanlığın sadece maddi zenginliğin keyfini sürmekle kalmayıp en mükemmel demokraside, uyum içinde, kendi kendini yöneterek yaşayacağı ve kimsenin kimseye emir vermeyeceği bir yeryüzü cennetiydi. Ayrıca rasyo­nel bir sistemdi ve tarihsel gelişme yasasının bir sonucu olarak ortaya çıka­caktı. Ani ölümlerine kadar tüm komünist devletlerin dogmalarında Marksist-Leninist ideolojinin en önemli parçası olan bu öykünün izleri vardı. Ör­neğin, Sovyet lider Nikita Kruşçev, 1961 gibi geç sayılabilecek bir,tarihte bi­le Sovyetler Birliği'nin 1980'e kadar "komünizm"in vaat edilmiş topraklarına ulaşacağını öngörüyordu.
Sayfa 16
O zamana kadar, azabın ne tür uçurumlara sahip olduğunun farkında bile değildi. Yüksek sesle bağırası geldi. O kadar dirayetli olan ruhu, şimdi temelden sarsılmıştı.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.