458 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
Beni öncelikle ismiyle kendine çeken bir kitaptı. Daha sonra hiçbir inceleme okumadan arka kapak yazısını okudum, ön fikir edinmek mahiyetinde. Sonra dedim ki ben bunu okumalıyım. Eser oldukça hacimli ve bir çırpıda okunabilecek içerikte değil. Okumaya başladığınızda her ne kadar farklı bir ülkeden bir yazar yazmış olsa da şiddetin ağır patolojik
Görünmeyen Yaralar
Görünmeyen YaralarRachel Louise Snyder · Okuyan Us Yayınları · 202041 okunma
196 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Bir livaneli klasiği... (Spoiler)
Livaneli öyle güzel yazmış ki...Yine... Adalıların ütopik yaşamına çomak sokan bir 'başkan' karakteri... Her zaman baş kaldıran, cesur 'yazar' karakteri... Korkak, korktuğu için çoğu zaman susan bir baş karakter... Ve kitap boyu hiçbir vasfı yokmuş gibi 'sakat' olarak nitelendirilen bakkalın çocuğu... Kitap herkese çok tanıdık gelecektir. Korktuğumuz için sustuğumuz yerlerde, dağdan gelip bağdakileri yerinden edenlerde, haklıyı bilip susanlarda, demokrasi adı altında olanlarda ve daha birçok olayda, olguda biraz bu roman var. Başkan bir zamanlar yönettiği ülkesinden çıkıp adaya gelene kadar adalılar ütopik yaşamında huzurla yaşayıp gidiyorlar. Ta ki başkan gelip yönetmeye alışık karakterini herkese gösterene dek... 'Yazar' tek başına koca adayı başkandan korumaya çalışıyor. Faydasız elbette; ona ne olduğu bilinmiyor (biraz da bizim polyannacı hayal gücümüze kalmış). Roman boyu baş karakterin ağzını açıp konuşmasını bekliyorsunuz. Oluyor ama çok geç... O da fiskeyi yiyor zaten. Hepsinden öte kitap boyunca (martı yumurtalarını alıp kümese koyması hariç) bakkalın çocuğundan öyle vasıfsızmış gibi bahsediliyor ki. Hayatta bir kenara atılmış bir insan... Koskoca adadaki diğer bütün insanların yapamadığını tek başına yapan o koca yürekli çocuk... Bence bedenler değil; o insanları 'sakat' olarak nitelendiren zihinler sakat. O çocuğun attığı çığlığı okuyan herkes, en derinden hissedecek, hissetmeli. Gerçekten de bu kitapta ütopya tam bir distopyaya dönüşüyor.
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351.4k okunma
Reklam
Birinin önünde çıkacağı beş alçak merdiven basamağı, bir başkasının önündeyse tek ama o beş basamağın toplamı kadar yükseklikte bir basamak olması gibidir bu; birinci kişi yalnızca bu beş basamağın değil, daha yüzlercesinin ve binlercesinin üstesinden gelecektir, büyük ve çok yorucu bir yaşam sürmüş olacaktır, ancak çıktığı basamaklardan hiçbiri onun gözünde ikinci kişi için o tek, ilk, yüksek, sahip olduğu bütün güçleriyle tırmanılması olanaksız, ne yukarı ve elbette ne de dışına çıkabildiği basamağın taşıdığı anlamı taşımış olamayacaktır.
448 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Kitabı elinize aldığınızda ilk sayfadan itibaren keyifli bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Olay örgüsü orta kısmından itibaren detaylı bir şekilde ilerlemesine rağmen karakterleri yanınızda hissedecek kadar içine gömülüyorsunuz. Cinayetlere ilgi duyan ve olayıları çözmek için çocuklardan oluşan bir grupla birlikte gerilimli, bir o kadar da keyifli
Cani
CaniS. J. Bolton · Pegasus Yayıncılık · 20249 okunma
"Ey arkadaş! Demek, bu muvakkat memleket bir tarla hükmündedir. Bir talimgâhtır, bir pazardır. Elbette arkasında bir mahkeme-i kübra, bir saadet-i uzma gelecektir. Eğer bunu inkâr etsen, bütün zabitlerdeki cüzdanları,defterleri, techizatları, düsturları belki şu memleketteki bütün intizamat, hattâ hükâmeti inkâr etmeğe mecbur olursun ve bütün vâki olan icraatin vücudunu tekzib etmek lâzım gelir. O vakit sana, insan ve zişuur denilmez Sofestâilerden daha akılsız olursun.
Hapishaneler ve tımarhaneler var olduğu sürece içinde birilerinin oturması gerekir. Siz değilse ben,ben değilse başka üçüncü biri elbet girecektir buralara.Hapishanelerin ve tımarhanelerin,pencerelerindeki parmaklıkların ve bu sabahlıkların uzak bir gelecekte yok olacağı zamanı bekleyin. Elbette o gün er ya da geç gelecektir
Reklam
_Ne cesaretle buraya gelebildim oğlum?Hem nasıl geldin? Sonra ilave eder: _Sakın devletin ve padişahımızın arzusuna mugayir (aykırı) bir iş yapmış olmayasın? Zübeyde bu sözleri söylerken Mustafa'nın mavi,fakat tereddütleri ve biraz a hayal kırıklığı ifade eden gözlerine şüpheyle, uzun uzun bakar. Mustafa'nın yaptığı elbette hem devletinin nizamlarins,hem padişahın arzusuna aykırıdır . O, şimdi düpedüz bir kıta kaçağıdır. Hem de memleketine ayak başlaması istenen bir surgundur de! Bilinse yakalanma başına kimbilir neler gelecektir. Mustafa Kemal biraz soguk cevap verir: Merak etme anne. Benim buraya gelmem lazımdı. Onun için geldim.... Sonra ilave eder: "Padişah efendimizin ne olduğunu da şimdi değil,fakat yakın zamandan sana göstereceğim..".
Sayfa 94 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Gezgin. - Aklın özgürlüğüne bir nebze ulaşmış kişi,yeryüzünde bir gezginden başka hiçbir şey olarak hissedemez kendini - nihai hedefe doğru giden bir yolcu olarak hissetmese de: çünkü yoktur bu nihai hedef.Ama elbette gözlerini dört açmak,dünyadaki her şeyin nasıl olup bittiğini görmek ister; bu yüzden yüreğini her türlü ayrıntıya bağlayamaz sıkı
Sayfa 332Kitabı okudu
Allah dostları "Kişi sevdiği ile berâberdir." hadîs-i şerifinin hükmününce Allah Teâlâ ile beraberdirler. Ruhun beden ile irtibatı bu beraberliğin ve buluşmanın engellerinden bir türüdür. Bu maddî ve karanlık bedenden ayrıldıktan sonra iş, tümüyle Allah'a yakınlık içinde yakınlık, vuslat içinde vuslattır. "Ölüm, sevgiliyi sevgiliye ulaştıran bir köprüdür." sözü bunu anlatır. Âşıkları teselli eden "Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa, bilsin ki Allah'ın tâyin ettiği o vakit elbette gelecektir."( Ankebût sûresi: 5.) ayeti kerimesi bu ifadenin bir rumuzudur.
Sayfa 77 - ErkamKitabı okudu
"Hapishanelerin ve tımarhanelerin, pencerelerdeki parmaklıkların ve bu sabahlıkların uzak bir gelecekte yok olacağı zamanı bekleyin. Elbette o gün er ya da geç gelecektir."
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.