472 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Defne Kaman'ın Dördüncü Macerası: Ateş
Dörtlemenin son kitabı Ateş, Defne Kaman’ın yeğeni Ayperi’nin annesiyle zor ilişkisini anlatan bir bölümle başlıyor ve bölümün sonunda Defne Kaman’ın bir buçuk yıldır Mardin’de yaşadığını, olayların geçtiği gün Mardin’de büyük bir yangın çıktığını ve Defne’ye ulaşılamadığını öğreniyoruz. Bu seferki ana temalardan biri sığınmacılar ve Mardin’de bunun önemli bir problem olduğunu zaten biliyoruz. Yine bu kitapta daha önceki kitapların hemen hemen bütün karakterleri boy gösteriyor ve yanlarına yeni karakterler de katılıyor. Uzuner’in bu kitaplarının en güçlü yanı aslında konusu ya da polisiye içeriği değil. Türk destanlarından, başka ulusların destanlarından, doğadan, coğrafyadan ve yararlanabileceği her türlü kaynaktan aldığı gelenekler, mitler, anlatıları harmanlayarak okuyucuya bir sözcük şöleni hazırlaması. Bu tür metinle karşılaştığınızda artık okuyucuya hitap eden yazarı bile eski bir edebiyat geleneği olarak küçümsemiyor, metne katkısını kabullenerek okuyorsunuz. Kitaplarda çok sayıda kişi, yer, efsane olduğu ve bazen bir önceki kitapta tam olarak anlatılmayan bir temanın bir sonraki kitapta tamamlanması nedeniyle tercihan tüm kitapları arka arkaya okumanızı tavsiye ediyorum. Uzuner Türk dilinin bir ustası olarak nitelendirilebilir artık…
Ateş
AteşBuket Uzuner · Everest Yayınları · 2023715 okunma
Ortaya karışık:)))
___________________________________ Erkekler davrandıkları gibi, kadınlarsa göründükleri gibidirler. Erkekler kadınları seyrederler. Kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler. Bu durum, yalnız erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkileri değil, kadınların kendileriyle ilişkilerini de belirler. Kadının içindeki gözlemci erkek,
Reklam
Kaydedi...
Klasik dönemin eleştirmenleri üç büyük ozanın eserlerini değerlendirirken, Aiskhylos'un Pers savaşları döneminin cesur savaşçı ve dindar insanını, Sophokles'in de Perikles yönetimindeki Altın Çağ'ın her alanda aşırılıklardan kaçınan dengeli ve uyumlu Atinalısını anlattığında birleşirler. Euripides sophistlerin öğretisiyle yaygınlaşan kuşkucu ve bütün değerleri sorgulayan çağının bireyini anlatır. İlk iki ozanın oyunlarının kurgusu kahramanların ilahi irade ve kader gibi dış güçlerle çatışmalarına dayanır. Euripides'te ise trajik kurgu insanın iç dünyasında şekillenir. Çatışma bilinçle bilinç dışı, arzularla görev arasındadır. Üç ozanın mitolojik geleneğe yaklaşımları da farklıdır. Aiskhylos tanrılara atıfta bulunan mitleri "kutsal gelenekler" olarak görür, onlarda ilahi bir derinlik olduğuna inanır. Sophokles yüzeysel sembollere bağnazca bağlılığa ve atalarının kültürel mirasına saygısızlığa kapılmadan mitlere dengeli yaklaşır, onlardan yararlı dersler çıkarır. Anaksagoras'ın öğrencisi ve Sokrates'in arkadaşı Euripides diğerlerinden farklı olarak geleneği sorgular. Tanrıları kaba ve adalet duygusundan yoksun gösteren mitleri kabullenmekte zorlanır. Tanrıların kötü şeyler yapmadığını, iyiliği amaçlayan manevi güçler olduğunu söyler.
Nihayet kitaplar yazıldı. Gelenekler yaprakların altında görünmeyen ağaç gövdeleri gibi altında kayboldukları sembolleri doğurmuşlardı.İnsanların inançla bağlandıkları tüm bu semboller giderek büyüyor, çoğalıyor, karmaşıklaşıyor, kendilerini kapsayamayan ve basit, çıplak, yere uzanmış görünümleriyle ilkel geleneği yansıtan ilk yapıların dışına
Sayfa 188 - 189, 12. Basım, Haziran 2019
Dövülüyorlar, cinsel olarak vahşete maruz kalıyorlar, kendilerinin seçmedikleri ve erkek tiranlığına boyun eğmiş halde sürdürdükleri gelenekler, adetler ve zorunluluklarca köleleştiriliyorlar. Ve, vakti geldiğinde, öldürülüyorlar.
Sayfa 153Kitabı okudu
"Eğer güçlüysen kurallar ve gelenekler hiçbir şey ifade etmez. Kazanan her zaman güçlü olandır.
Reklam
1.000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.