Ama ben gururumu bir gelincik tarlasında, elin oğlunun olmayan vicdanına bırakmayacağım.
“Gülümsediğinde bana Bir gelincik açar dudaklarının kıyıcığında Kayısı kokar çillerin Gözlerimi alır bal rengi bir ışık”
Sayfa 48 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
boş değil asla bu yaşam: sevecenlik var, elma var, iman var. ah evet gelincik var olduğu sürece, şarttır yaşamak!
Gülistane'deKitabı okudu
Sevmek, yaşamın bizi sürüklediği uçuru- mun kıyısında tutunduğumuz o incecik gelincik sapı, ölümle dirim arasındaki baş dönmesidir. Üstümüze yürüyen duyarsızlığın o siyah ordusuna karşı, yürek çarpıntılarından oluşturduğumuz ışıklı bir korunaktır.
“Piyanistin gözü bu. Yemeğini el yordamı ile buluyordu. Parmaklarının gelincik burunları vardı. Gözümü alamıyordum onlardan.”
Bir ayrılığın üç adımıydılar. Adam gitti... Kadın kaldı. Çocuk büyüdü... Şimdi gelincik bir ayakkabı kutusunda, Siyah beyaz resimlerle birlikte. Ayakkabı kutusunun anısı çocuğun kilitli kalbinde. Bir ayrılığın üç resmiydiler. Adam,kadın ve çocuk. Perdeler,kapı kolu ve merdiven. Bir ayrılığın üç şahidiydiler (İclal Ayın)
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.