Duygusuzluğun hüküm sürdüğü dünyamızda çokça karşılaştığımız, hayat dolu ve merhametli bir insanın korkuyla baktığı ve göğsünde kalp yerine taş tabutun içinde bir ceset taşıyor gibi görünen garip yaratıklardan birine dönüşmeye hazırdı.
"Hayır artık dayanacak gücüm kalmadı. Tanrım! Neler yapıyorlar bana!... Beni dinlemiyorlar, neler çektiğimi görmüyorlar. Ne yaptım ben onlara? Niçin çektiriyorlar bana bütün bu acıları? Benden, benim gibi garip bir insandan ne istiyorlar? "
Reklam
"Akakiyeviç'in ölümü kimsenin dikkatini çekmedi. Sanki böyle biri hiç yaşamamış gibi, arayan soran olmadı. Garip gelmiş, garip yaşamış ve yine garip ölmüştü."
Bu dünyada bazen garip olaylar oluyor, hiç imkân dahilinde olmayan olaylar.
Ulen geline çatmak için bir neden daha sjsjsjsj
yeni gelinin yanında getirdiği bu garip aleti kullanması hiç hoş karşılanmıyor, özellikle tutucu ve dindar çevrelerde. "Allah insanlara doğal çatal, yani parmaklarını vermiştir. Sen kimsin ki madenden mamul yapay nesnelerle onun tasarımını sorguluyorsun?" diye bayağı hiddet yapıyorlar. Aslında "Çatalın yaptığını her şeyi parmak da yapabildiğine göre pratik fayda sağlamayan, sadece görüntüyü kurtaran bir alet bu. Ne gerek var kanki bunu kullanmana?" falan deseler, belki daha somut eleştirmiş olacaklar ya, neyse.
Kütüğün üzerini karlardan temizledi, oturdu. Bu defa elini gözlerine siper ederek kar tanelerine aşağıdan baktı. “Ne garip böyle bakınca kara gölgeler gibi insana huzur değil ürperti veriyor, fazla değil, başını azcık aşağı oynatsan, gözünün hizasında sevinçlere gebe beyazlık. Buğdaya yorgan, ölülere mezarda huzur, toprağa bereket bu kar, herkesi böyle mutlu eder mi?” diye geçirdi içinden. Yazları köye uğrayan deliyi düşününce, “Herkes için değil, işte benim bakışımda esenlik veren aydınlık, yerde uzanan delinin üzerine yağarken karanlığa dönüşüyor.”
Reklam
367 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.