"Objektif çaresizlik, sonucunu değiştiremeyeceğimiz durumlarda hissettiğimiz çaresizliği; sübjektif çaresizlik, sonucunu değiştiremeyeceğimize dair inancımızı anlatıyor. Sonucunu değiştiremeyeceğimiz durumlara sık maruz kalmak, yani objektif çaresizlik anlarını çok deneyimlemek, ileriki zamanlarda sübjektif çaresizlik hissini artırabiliyor. Zamanında koşullardan dolayı başarısızlığa uğrayan kişi, artık koşullardan bağımsız olarak kendisinin mevcut durumla baş edebilmek için yeterli beceriye sahip olmadığını düşünür hale gelebiliyor. Kendine güveni azalan, kendini yeterli hissetmeyen, yeterli motivasyonu bulamayan ve hep olumsuz sonuçlarla karşılaşacağını düşünen kişi, beklenebileceği gibi, sorunlara yapıcı şekilde bakamıyor. Öğrenilmiş çaresizliğe yol açan bu durumda, kişi sorunlarla karşılaştığında çözüm için aktif çaba harcamak yerine, sorunu görmezden gelme veya erteleme yolunu seçebiliyor. Pozitif psikoloji, öğrenilmiş çaresizliğin kişide oluşturduğu olumsuz durumlara ve duygulara yönelik bazı çözüm önerilerinde de bulunuyor. Bunlardan biri, dikkatimizi nereye odakladığımızla ilgili. Baskın şekilde kontrolsüzlük hissiyle dolu olan ruh hâlinden kurtulmanın yollarından biri, kontrol edebildiklerimize odaklanmak. Neleri kontrol edebildiğimizin farkına vardıkça çaresizlik hissi azalıyor, kendimizi daha güçlü hissediyoruz."
İlginç olan şu: Bir roman okumağa oturuyoruz. Bir kurmaca karşısında olduğumuzu biliyoruz. Okuma, bir bakıma, "gerçek" olmadığını bildiğimiz birtakım kişilerle işlerin, "gerçekliği" andıran ya da andırmayan bir dünyada, çok değişik birtakım imge dizileri ya da dizgeleri aracılığıyla anlamlandırılması işlemi sürdürülüp giderken (her şeyden önce de sürdürülüp gidebildiği için), o kişilere, o olana bitene, o dünyaya inanabilir, inanır hale gelme sürecidir; o dünyanın olanaklı/olası kılınmasını yaşamaktır.
Sayfa 24 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Reklam
"Kopyalanma paradoksu"
Hiçbir şeyin orijinal olmadığı bir evrende yaşadığınızı düşünün. Her şey sahte. Hiçbir düşünce yeni değil. Hiçbir yenilik, orijinalite yok. Hiçbir şey ilk kez yapılmamış ve hiçbir şey de son kez yapılmayacak Hiçbir şey tek değil. Herkesin yalnızca bir değil, sınırsız sayıda kopyası var. Bu sıra dışı durum, evrenin uzamsal olarak sonsuz olması ve
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de șeytan, bir günahı Seni beklediğim kadar Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni, Brrak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar? (1937)
Osmanlı hükümdar ailesinin en büyük padişahı olan kumandan, devlet adamı, kahraman ve şair Yavuz ilkönce memleketi parçalamak tehlikesini gösteren Şiilik davasını ortadan kaldırdı. Kendisi ve ordusu Türk olan Safevî İsmail, İran da sağlam bir devlet kurabilmek ve Türkiye'ye de hâkim olmak için Şiiliği devlet dini yapmış ve Anadoluya
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.