ATATÜRK; -“Büyük olmak için hiç kimseye dalkavukluk etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı çıkacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır, fakat sen buna dayanıklı olacaksın, önüne sonu gelmeyen engeller çıkacaktır. Kendini büyük değil; küçük, zayıf, kimsesiz ve araçsız kabul edecek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanmış olarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana “BÜYÜKSÜN” derlerse bunu söyleyenlere güleceksin!...” 1929
Sayfa 171Kitabı okudu
bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yagmur sıcağı gibi öptüm sonsuz gidişinden. saçlarının seyriyle seni yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran akreplerdir duygunun. karanlık ordulara güneşsiz sokulan bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek şakakların sıcağında kuytu bir ses büzülüp ölecek sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında bahar şenlikleriyle. sürdüren ellerini yngın borularında şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından burda biter düğün. gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından gemilerimiz saklanır.ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların saplandık tadına.durduk alnında yüreğe vuruşların yollar sellere gider. açılır parklar artık kuşlar dağılır bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağirmak hiç keseye mi kalır çizildi yalnızlar. senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. kürek sesleriyle koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından oturur iki bakış ormanından gerilip bir masayı kollar uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından su konuşmaz toplanmaz kuşlar. Ne kazandık yaşamamızdan biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle.Yalnızlıkla ben kaldım sevindiniz işte alın kurtulun. Aha size son atım
Reklam
Gelmeyen Bahar
Gel kardeşim, gel beri Hey kurt hey kuş hey börtü böcek Ah gidenler gelir mi geri Açar mı bugün dört bahardır kanayan çiçek Demek Daha bizim yaşımızda İnsanlar ölecek.
undefinedKitabı okudu
UYUYAMIYOR MUSUNUZ
UYUYAMIYOR MUSUNUZ? Yatağınıza girdiniz. Tanıdığınız eşyalar arasında kendi kokunuz ve anılarınızla dolu çarşaflar, battaniyeler arasına yerleştiniz, başınız yastığınızın tanıdık yumuşaklığını buldu, yana döndünüz, bacaklarınızı karnınıza çekerken boynunuzu öne eğdiniz, yastığın serin yüzü yanağınızı serinletti: Birazdan, birazdan uyuyacak,
Orda da geçiyor günler... Duyar gibiyim, orda da, - Her an ömrüm tükenirken - Orda belki bir adada Geçiyor özlenen günler. Geliyor ta uzaklardan, O benim olan diyardan Kulağıma kadar sesler, Ve içimden diyorum ben, Geçiyor ruha denk günler, Yalnız renk ve ahenk günler... Bir titreyişle arada Sesleniyor bir çıngırak. Her ses uzak, uzak, uzak... Her ses sanki bir gülüştür. Her ses şarkı ve öpüştür... Ah, şu ufkun arkasında, Sonsuz bahar havasında, İşitiyorum kuşların Kuşların öpüştüğünü, İşitiyorum bir narın Çatlayarak düştüğünü... Orda da geçiyor günler, Geçiyor beklenen günler, Geçiyor gelmeyen günler.
"...Heyecan dinden gelirse, yâni insanları harekete getiren rüzgâr bahar rüzgârı olursa, bunun neticesi neşvünemadır, meyve vermektir. Dinden gelmeyen her türlü heyecan, kış fırtınalarına benzer ki, ağaçların dallarını kırmaktan, onları bibirine çırptırmaktan başka bir işe yaramaz..."
Reklam
Geri16
67 öğeden 61 ile 67 arasındakiler gösteriliyor.