Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
Ümmügülsüm
Ümmügülsüm
@genccokurr
Burası benim dijital kütüphanem..:)
IG|genccokurr._
LİSANS
NEÜ İLAHİYAT
Konya
26 May
208 reader point
Joined on November 2019
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
"İslam kelimesi hem bir dîni hem de medeniyeti ifade eder. Batı ise ağırlıklı olarak bir medeniyeti ve coğrafyayı dile getiriyor. Bu yüzden bir din ile bir medeniyetin aynı düzlemde ele alınması bazı karışıklık ve yanlış anlaşılmalar yol açabilir" diyor İbrahim Kalın kitabının başında. Fakat İslam'ın medeniyet kısmını ele aldığımızda Batı ve İslam medeniyeti kadar birbiriyle yakın ilişkisi olan başka iki uygarlık daha görülmemiştir bu dünyada. Yazar genel anlamda bu ilişkilerin niteliğini ele almış, kitabı on bölüme ayırarak coğrafi, tarihi ve etimolojik anlamda gelişimi ve dönüşümünün seyrini anlatmış. Kitabın temel içeriklerine bakacak olursak Dinin toplumlara ve devletlere olan etkisi, Endülüs'ten Batıya yayılan İslam kültürü, İstanbulun fethinden önce ve sonra Avrupa'da gelişen Türk ve Müslüman algısı, imajlar savaşı, Ben ve Öteki Tasavvuru, Globalleşen Dünyada İslami terörizm algısı, İslam dinine ve Peygamber'e yapılan eleştiriler'den söz edebiliriz. Kitabın sonunda ek olarak bulunan "Sultan Abdülhamit, Lewis Wallace ve Bir Oryantalizm Hikayesi" yazarın söylemiyle: "İslam'da Batı kültürüne mensup farklı bireylerin hiç beklenmedik anlarda ve alanlarda farklılıklarını aşıp ortak iyide buluşabileceklerini gösteriyor. Bir Osmanlı Sultanı ile bir Amerikalı Diplomat arasındaki bu ilişki İslam ve Batı kelimelerinin birbirlerini mutlak manada yadsımak zorunda olmadığını gösteren çekici ve gerçek bir hikayedir" Sonuç olarak benim beğendiğim sosyoloji ya da tarih okumaları seven okurlarına sıkılmadan okuyup bitirebileceği bir kitap.
Gül Yetiştiren Adam aynı kitapta iki hikayeyi barındıran adeta dede-torun arasındaki sosyal uçurumu karşılaştırmaya yönelik yazılmış bi kitap diyebilirim. Bir tarafta yozlaşan toplumun ahlak, eğlence, sanat anlayışı ve bütün bunlar arasında kendi benliğini kaybetmiş bir grup arkadaşın çalkantılı yaşantısı işlenirken diğer tarafta Kurtuluş savaşından sağ çıkmış, neredeyse bütün arkadaşlarını kaybetmiş, toplumun gidişatını gördükçe de eve kapanıp topluma ayak uydurmamayı destur edinmiş kendini Gül yetiştirmeye adamış yaşlı bir adam ele alınmış. (Burada Gül Yetiştiren adamı Mustafa Kutlu'nun Bu böyledir kitabındaki Yorgancı Yaşar'a benzettim diyebilirim. Çünkü o da Gül Yetiştiren Adam gibi toplumun gittiği yöne doğru gitmeyip dayatılan sisteme karşı çıkarak Latin alfabesini dahi öğrenmeye gerek duymayan bi karakterdi.) Rasim Özdenören'in ilk ve son romanı olan bu eser bi romandan çok daha fazlası. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
Kaşiflik yapıp doğa gezilerine çıkan Van, Terry ve Jeff bir şekilde Kadınlar Ülkesi'nden haberdar olurlar. İlk başta inanmamalarına karşın içlerindeki merak onları bu ülkeyi aramaya iter ve gerçekten de böyle bir ülkenin var olduğunu görürler. Bir şekilde ülkeye girip orada yaşamaya başladıkça kendi ülkelerindeki adalet, eşitlik, ahlak,
Reader Follow Recommendations
Otomatik portakal ilk defa başlayıp da yarısına gelmeden bırakmak istediğim bir kitaptı. Fakat okurların o kadar çok övdüğü ve listesine eklediği bir kitabı yarım bırakmak içime sinmemişti. Kitabın ana kahramanı ve anlatıcısı olan Alex gençliğin verdiği heyecan ve kafa karışıklığıyla doğru-yanlış, iyi-kötü kavramları arasında bocalayan, hükümetin
Aslında bu kitabı Orucu Anlamak , Haccı Anlamak, Zekatı Anlamak ve Duayı Anlamak kitaplarıyla beraber yorumlamak istiyorum. Çünkü bu beş Kitap TDV yayınlarından Hikmet serisi adı altında birlikte çıkmış. Kitapların en bariz özelliği adından da anlaşılacağı üzere hikmetini anlamak. Kitaplar ele aldığı her konuyu sadece teorik bilgi vererek açıklamakla kalmamış, ayet ve hadislerle desteklemiş ve hikmetlerine değinmiş. Ben şahsım adına ezan, oruç, hac, zekat ve bunlara benzer diğer pek çok kavramın tarihçesini, gelişim sürecini ilahiyat fakültesi derslerinde öğrenmiştim. Fakat oturup da üzerine düşünmediğim her bilgi eksik bir bilgiymiş. Bu kitapları okuduktan sonra bunu fark ettim. Kitapların müellifleri de bu konuları anlatırken oldukça sade ve anlaşılır bir üslup tercih etmişler. Sonuç olarak beğendiğim ve okunmasını tavsiye ettiğim kitaplar arasındalar. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar..:)
Seninle Başlamadı adından da anlaşılacağı üzere yaşadığımız travmaların kişilik problemlerimizin aşamadığımız birçok sorunun aslında bizimle ilgili olmadığını, geçmişteki aile bireylerimizin başına gelen olumsuz olayların bize nüks ettiğini anlatan ve bunları nasıl çözüme kavuşturabileceğimiz konusunda bize fikirler veren harika bir kitap. Kitap bu üslubunu sadece teorik bilgi olarak değil içindeki pratiklerle bizim bir terapiye gitmişçesine yaşadığımız sorunları kendimize itiraf etmemizi içimizdeki problemleri kendi kendimize itiraf edemediğimiz duyguları yanımızda hiç kimse olmamasına rağmen kitapla arkadaşlık kurarak kitaba açabileceğimiz bir üslupla yazılmış.
Kitapta en çok dikkatimi çeken nokta bizim kalıtsal özelliklerimizin ta 3. kuşaktan aile büyüklerimizden geldiğini öğrenmemdi. Yani buna örnek vermek gerekirse sizin fizyolojinizde ya da psikolojinizde kalıtsal olarak yerleşen ne varsa daha siz doğmadan anneanneniz annenize hamile iken belirleniyor. Sonuç olarak sıkılmadan okuduğum ve kendi ile ilgili problemlerini halledememiş ya da çevresinde böyle sorunları olan insanlarla iletişimde olan bireyler için mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar..:)
Ezgi ablayı takip edip yazılarını okuyanlar az buçuk üslubunu biliyordur. Toplumsal sorunlara, insanlar arası ilişkilere ironiyle yaklaşması, izahı olmayan şeylerin mizslahı olur şeklindeki yorum ve yargıları kitabı sıkılmadan tek solukta okunabilir hâle getirmiş. Ara ara bilimsel verilerden yararlanması, çoğu kez başkalarının başarı ya da başarısızlık hikayelerini öne sürerek vermek istediği mesajı karşıdakine iletmesi sizi de bir süre sonra kendi kendinize öz eleştiri yapmaya mecbur bıraktırıyormuş gibi hissettiriyor. Sonuçta olarak beğendiğim ve okunmasını tavsiye ettiğim kitaplar arasında. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar..:)
Adından da anlaşılacağı üzere göç algısı üzerinde duran kitap farklı yazarlar tarafından göçü; psikolojik, sosyolojik, ekonomik, politik vb. farklı yönleriyle ele almış bazen istatistikler bazen de haber küpürleri kullanarak okuyucuyu sıkmayacak sade bi anlatımla tamamlanmış. Kitabın amacı göçün sadece tanımı değil göç konusunda her anlamda farkındalık oluşturmak ve toplumu bilinçlendirmek. Kitap bu amacını ayet ve sünnetten deliller getirerek, Ensar-Muhacir kardeşliğine de değinerek yerine getirmiş. Bu anlamda ilgisi olan ya da olmayan herkesin okuyabileceği bi kitap olduğunu söyleyebilirim.
Kitabı okumaya ilk başladığımda anlamıştım olay içinde olay anlatılan bir kitap olduğunu ama bu kadar trajedi ve heyecan beklediğimin çok ötesindeydi doğrusu. Tramvayda tesadüfen karşılaştığı İsyan'ı bir fotoğraf sayesinde tanıyan karakterin merakına yenilip İsyan'ın yanına gitmesinin ardından İsyan'ın anlatımıyla başlıyor kitap. Babasının ölümü üzerine aklını kaybeden İffet doktorunun himayesinde kalmaya başlayıp ardından doktorun karısı olur ve bir süre sonra da bir bebek dünyaya getirirler. Hikayenin asıl şekillendiği nokta ise bu bebeğin evlendikten sonra dünyaya getirdiği üç çocuğun ortancası olan İsyan'la başlar. İsyan'ın babasının hayallerini gerçekleştirmek istemediği için farklı bir şehirde üniversite okuması, ardından gelen savaş yılları ve İsyan'ın Özgürlük adı altında bir örgüte karışması, daha sonra aşık olması ve bir süreliğine biten savaş yılları ve sonrasında yaşanan dram dolu hayatı. Kitap hakkında çok fazla şey yazmak istiyorum ama fazlaca spoler vermek istemediğim için burda bırakıyorum. Osmanlı'nın son dönemleri ve Fransa'nın yaşadığı yıkım arasında kalan İsyan'ın mücadelesi kesinlikle okunmaya değer. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
5 bölümden oluşan bu kitap her bölümünde oryantalistlerin Muhammed'i (sav) ve onun sünnetini nasıl tahrif edebiliriz, nasıl gözden düşünebiliriz düşüncesi altında ortaya attıkları asılsız iddiaları, iftiraları ve çarpıtmalarını ele alarak bunlara makul cevaplar vermek suretiyle okuyuculara aktarmaktadır. Müellifi çok fazla akademik bilgiye ve üsluba yer vermemiş ve herkesin anlayabileceği bir üslup kullanmış. Ayrıca kitabı telif etmesindeki asıl amaç oryantalistleri görüşlerinden vaz geçirmek değil onların ortaya attıkları görüşlerin temelsizliğini müslümanlara açıklamak ve bir nevi bu tür sorulara karşı müslümanların savunma mekanizması hazırlamasına destek olmaktır diyebiliriz. Akıcı üslubu ve kısa başlıkları sayesinde sıkılmadan okuyup bitirebileceğiniz güzel bi kitap. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
Edebiyat dünyasının "Dickens'ın en büyük tarihi romanı", yazarın kendisinin ise "Yazdığım En iyi hikaye" diyerek tanımladığı bu eser Londra ve Paris ekseninde Fransız ihtilalini ele almış. On sekiz yıl haksız yere hapis yatan ve herkes tarafından öldü sanılan Dr. Manette'nin yaşadığının ortaya çıkıp kızıyla buluşmasıyla başlatan hikayenin oldukça hareketli ve karışık bir seyri var. Kitabı okurken hırslar, ihtiraslar, kan ve göz yaşı içinde bir de masum bir aşk hikayesine şahit oluyorsunuz.
İlk okumaya başladığımda isimlerin çok olması ve her bölümün birbirinden bağımsız konular içermesi kitaba adapte olmamı epey zorlaştırdı fakat belli bi noktaya geldikten sonra birbiriyle bağımsız olan bütün o bölümler birbirleriyle bağlantılı hâle geldi. (Kitabı bu yönüyle Tutunamayanlar'a benzettim diyebilirim.) Kitabın sonuna geldiğimde ise dediğim tek şey "Her şey çok farklı olabilirdi" oldu. Kısacası ben kitaptan çok etkilendim. Merak edenler varsa hiç beklemesin hemen okusun
Müellfimiz bu kitabında günümüzde tartışma konusu olan bazı dini mülahazaları ele almış, akademik ve tenkit edici bir üslupla açıklamıştır. Kitabın nerdeyse tamamında ilahiyat-İslami ilimler alanına ait ıstılâhi terimler bulunduğu için bu alanda okuma yapmayan ya da bu alana ilgisi olmayanların anlamakta zorluk çekeceği bir kitap diyebilirim. Müellif tenkit ettiği her görüşü önce bütün yönleriyle açıklamış sonra da belli başlı sorular sorarak hem okuyucunun zihnini aktifleştirmeye çalışmış hem de bu sorduğu sorulara bizzat kendisi cevap vererek kafa karışıklığı yaşanmasına da engel olmuştur. Kitapta her bir konu ayrı bir makale tarzında ele alındığı için ben hemen okuyup bitirmeye uğraşmayıp çapraz okuma yaparak her gün ya da meşguliyetime göre iki-üç günde bir konu okuyarak bitirdim. İlahiyat ve İslami İlimler alanlarında okuyan okur arkadaşlarıma rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir kitap. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
Kitabın müellifi Zakir Naik tam olarak İslam davetçisi olarak nitelendirebileceğimiz birisi. Fakat hitap ettiği kitlenin çoğunluğunun gayrimüslimler olduğunu düşünürsek yazıları da buna paralel olarak bizim gündelik hayatta düşünmeye bile gerek duymadan sorgusuz sualsiz kabul ettiğimiz hususlar hakkında gelişmiş. Fakat İslam hakkında tereddütleri olan örneğin vejeteryan beslenme, çok eşlilik, mirasta ve şahitlikte kadın erkek ayrımı gibi konularda aklı karışmış biriyle karşı karşıya geldiğimizde bize kendimizi savunacak pratik cevaplar sunan bi kitap olmuş. Kısacası okunmasını tavsiye edebileceğim tek nefeste okuyup biturebileceğiniz bir kitap. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
Okuduğum alan dolayısıyla sürekli akademik okuma yaptığım için fazlasıyla yoruluyordum fakat kitabın betimlemeleri hoş ve metinleri kısa olduğu için gayet dinlendirici bi kitap oldu. Akademik bilgiye yer vermemesi, belli bi kurala bağlı kalmadan yazarların içinden geldiği gibi yazması kitabın okunaklığını olumlu yönde etkilemiş diyebilirim. Ders molalarında bile iki üç bölüm okuyup kolayca bitirebileceğiniz bi kitap. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar..:)
Türk edebiyatının İlk psikolojik romanı olan eser bu özelliği hasebiyle çok fazla iç monolog ve bilinç akışı tekniği kullanmış. Bu da bir süre sonra kitabın akıcılığını olumsuz etkilemiş fakat olay örgüsü bakımından okunmaya değer bi roman olduğunu düşünüyorum. "5 yıllık evli olan Süreyya ve Suat çifti ailesiyle beraber kalmaktan sıkılıp kendilerine Suat'ın babasının gönderdiği parayla boğaza bakan bir ev tutarlar. Aile dostları ve Süreyya'nın akrabası olan Necip de sürekli onlara gidip gelmektedir. İlk başlarda hiç bir kadına aşık olamayacağını düşünen Nevip bir süre sonra Suat'a aşık olduğunu fark eder. Suat'ın da onun aşkına karşılık vermesiyle olaylar oldukça farklı bir boyuta taşınır. Hırs, istiras ve ihanet arasında kalan bu aşk ikisini de bitap düşürür. Yazarın bu sırada karakterlerin iç dünyasını olan yalınlığıyla okurlarına aktarması ve ardından da bu aşk hikayesini hiç beklenmedik bir olayla bitirmesi ise bi anda afallamanıza sebep oluyor. Genel olarak beğendiğim ve okunabilicek kitaplar arasında bulunabilecek bir eser. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar
