Yazarımız Alison Stone, Lancaster Üniversitesi Felsefe Bölümünde profesördür ve uzmanlık alanı da feminist felsefe üzerinedir. Eserin ilk giriş kısmında kitabın kullanımı için kısa bir rehber ile karşılaşıyoruz. Kitapta bulunan teknik terimlerin açıklaması verildiği gibi, her bölümün sonunda da bizi konuyla alakalı ek okuma önerileri
"Bağır! Bağır! Bir yere git, dağa, ormana, insanların olmadığı bir yere git ve bağır; yarım saat bağır, kendini nasıl iyi hissettiğini göreceksin. Küçükken bütün gün bağırırdık.” Çünkü, ormandaki ayılar, kurtlar, yılanlar, yaban domuzları bize saldırırdı. Bağırırdık ve sapasağlamdık. Şimdi ise bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor. İnsan kendi kendini hasta ediyor.
... bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor. İnsan kendi kendini hasta ediyor.
Bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor. İnsan kendi kendini hasta ediyor.
Uzun biliyorum ama okuyup, yorumlarsanız sevinirim :)
Önüne iyileşme imkanı ve araçları (dürtünün yok edilmesi, değiştirilmesi, yüceltmesi) gayet açık bir şekilde konulmalı, işlerin kötü gitmesi durumunda bunun olanaksızlığı da gösterilmeli; canavarlaşmış, tedavi edilmez bir suçluya intihar olanağı verilmeli. Bunu en son kolaylaştırma çaresi olarak saklı tutarken, her şeyden önce suçluya gönül
Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir, çoğu insan sadece vâr olur. Yaşamak ciddi bir eylemdir. Çoğu hesap insanın aklına gelemeyecek anlardan oluşur. Oynayacağı senaryonun devamını bilmeyen, sadece o anki anını bilip oynayan bir oyuncu gibidir insan bu yaşamın içinde. Bundan mütevellittir ki gelecek, bir süre sonra 'o an' olacak olan