Zihninizden geçen düşünce ve arzuların gerçek olma olasılığını, zihninizi kullanma şeklinizle ölçebilirsiniz. Zihninizde başkalarına karşı kötü şeyler düşünüyorsanız, zihninizi başkalarının iyiliği için kullanmıyorsanız ettiğiniz dualar nasıl kabul olabilir ki? Zihninizi iyilik için kullanmalısınız. Affetmelisiniz. Kalbinizin sesini duyabiliyor musunuz? Kalbiniz açık mı, berrak mı, şeffaf mı, sevgiyle dolu mu? Bunların hepsine 'evet' diyorsanız doğru yoldasınız demektir. Kalbinizde sadece iyilik, ilahi bilinç ve sevgi olsun. Nasıl iyilik peşinde olursunuz? -Her an, her yerde iyi niyetli olarak. -Başkaları için iyi düşünerek. -İnsanların, çocukların aciz hallerine duyarlı olarak. -İhtiyaç sahibi ailelere, okullara yardım eli uzatarak. -Maddi durumumuz iyi olmasa bile, her şeye rağmen elimizdekini ihtiyacı olanlarla paylaşarak. -Kullanmadığımız kıyafetleri ve eşyaları ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak. -Tek başımıza yapamıyorsak arkadaşlarımızla toplanıp hep beraber eğitim bursu verebilmek gibi düşünceler, incelikler içinde olarak.
Sayfa 161Kitabı okudu
Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Reklam
Sufiler der ki, din başlı başına iki şeyden meydana gelir. Biri fakr yani hiç kimse, hiçbir şey, egosuzluk, tevazu kavramıdır. Fakr sözcüğü bunların tümünü kasteder. Temel nokta varoluştan ayrı olmadığındır. Ego olgusunu yaratan şey kendini varoluştan ayrı düşünmektir. Ve sana, “Ben biriyim” ve sonra “özel biriyim” diye düşündüren şey egodur.
Narsizm, özgüvenle aynı şey değildir. Gerçek özgüven, karakterin imrenilesi gücünü yansıtır. Narsist'in özgüveni, gerçek bir küstahlıktır çoğunlukla başkalarının harcanması pahasına görkemli fikirlere götüren ve narsistin acımasız arzuların peşinde koşturan bir karakter kusurudur....
"Zira bizler, gerçek hayatla bağını bir şekilde koparmış, yarım yamalak yaşayan insanlarız. Hatta öyle ki, gerçek hayatın adını duymak bile midemizi bulandırır, hatırlamaya tahammül bile edemeyiz. ^Canlı yaşamı^ bir iş, âdeta bir görev gibi görüyor, onu kitaplardan öğrenmeye çalışıyoruz. Öyleyse, neden bazen telaşlanır, birtakım aptallıklar yapar, birtakım arzuların peşine düşeriz? Bunun nedenini kendimiz de bilmeyiz. Bu garip arzularımız gerçekleşse bile en zararlı çıkan biz oluruz. Bizlerden birine daha çok özgürlük verin, ellerindeki bağı çözüp hareket alanını genişletin, üstündeki vesayeti kaldırın; size yemin ederim ki o gün geldiğinde yeniden vesayet altına girmek için yalvaranlar da bizler olacağız. Ayaklarınızı yere sertçe vura vura bağıracak, 'Siz kendinizden, yeraltında geçen zavallı hayatınızdan bahsedin. ^Biz, hepimiz^ demeyi bırakın!' diyeceksiniz. Müsaade edin, baylar, ben bu ^hepimiz^ lafına sığınarak kendimi aklama peşinde değilim. Ben kendi yaşamımda, sizin kendi yaşamınızda yarıda bıraktığınız, cesaret edemediğiniz ne varsa sonuna kadar gittim; siz ise korkaklığınıza mantık kılıfını uydurmaya çalışıp kendinizi kandırdınız. Bu durumda ben sizden daha ^canlıyım.^"
Sayfa 163 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.