'Einstein'in bir sözü var,' dedi Erkâni, "Matematik kanunları, gerçeği yansıttıkları sürece kesin değildirler. Kesin olduklarında gerçeği yansitmazlar."
Ayağım yerden kesildiydi!
"Bir daha söyle şunu!"
'Matematik kanunları, gerçeği yansıttıkları sürece kesin değildirler. Kesin olduklarında da gerçeği yansıtmazlar.
'Ah, ama bu çok kötü bir kazık!' diye haykırmıştım, 'Ama bu sahiden çok kötü bir kazık! Ben onca yıl fen bilimleri mutlak doğrular diye debeleneyim, sen şimdi kalk bana Einstein'ın da saçaklı olduğunu söyle!"
'Einstein, olasılıktan rahatsızdı,' dedi Erkâni, 'Dindar bir adamdı. Tanrı, zar atmaz' derken onu söylüyor. Matematiğin dünyası, tarif ettiği dünyaya uymaz. Matematik dünyası sahici dünyadan farklıdır. Birisi yapay, ötekisi sahici. Birisi cetvelle çizilmiş gibi düzgün, ötekisi dağınık, puslu.
'Fuzzy! Saçaklı! Sahici dünya saçaklı demek istiyorsun
"Öyle olsun!' dedi dostum. Böylece, çokdeğişkenli, multivalued, Fuzzy Mantık, Türkçe'ye 'Saçaklı Mantık' olarak girdi.
'Buna, 'uyumsuzluk problemi' deniyor,' diye sürdürdüydü Erkâni, 'Dünya kırçıl, bilim siyah-beyaz. Gercek dünya saçaklı, bilim tertipli, düzenli. Gerçek, bunların arasında bir yerde. Kırçıl bir dünyayı anlatmak için içinde kırçıl kelime olmayan bir dili kullanıyoruz. Sorun burada. Bunca yıldan sonra hâlâ Aristo'dan emir alıyoruz.”