Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün bu yüceltmeler ve tahtından indirmeler çok yorucu, tüketicidir. İdealleştirme aşaması iyi hissettirse de değersizleştirmenin etkileri acı verici ve karmaşıktır. Ebeveynlerimizin ilk yıllardaki başarısızlığının yarattığı hüsranın bir yansısını yaşamış gibi oluruz; aynı derecede ezicidirler. Ama yine de, gerçek umut ancak bu hüsranın içinde bulunabilir. Her şeye gücü yeten, sizi kurtarabilecek bir Başkası ümidi yere çakıldıktan sonra aslında istediğinizin fakat ulaşmaya güç yetiremeyeceğinize inandığınız şeyin ne olduğunu kavrayabilirsiniz. Kendi iyiliğinizi uzansanız tutabilirsiniz. İdolün düşüşüyle idealleştirmenin büyüsü yerini sadece kısa süreliğine gerçekliğe bırakır; neredeyse yakalayabileceğiniz kadar yakındır. Derken bir kere daha onu imkansız diye uzaklaştırır ve kifayetsiz bir yeis içine düşer, tüm gücünüzü yeni bir Başkası'nın ellerine teslim edersiniz. Velev ki... Sevgili okur, bir kez daha divana buyurmaz mıydınız?
Sayfa 126Kitabı okudu
Türkeş bir Turancıdır ve bazı işaretlerden onun aktif bir Turancı olduğunu tahmin edebiliyorum. Turancı hareketin ideoloğu sayılan, ellili yaşlarının ortasındaki İstanbul'da bir ortaokul öğretmeni olan Nihal Atsız ile temas hâlinedir. 27 Mayıs Hareketi ve hedefleri hakkında hâlâ yazılı bir çalışma olmaması bana anlamlı geliyor, fakat
Reklam
92 syf.
5/10 puan verdi
Trans hümanizme giden yol
Mümin ile Tanrı arasındaki ilişki,erkle yüklü olarak değil,aksine Tanrı'nın tüm erkini insana devrettiği daha yumuşak bir ilişki olarak tasavvur ediliyor.S.11 Erk: Güç,Kudret,İş Yapabilme ve Yaptırabilme Gücü) Bu cümleden anlıyoruz ki; Tanrı'nın gücü ve kudretinin, insana devredilmesi gerektiği,insanın tanrı mertebesine çıkararak Tanrı'yı işlevsiz hale getirme çabası olduğu muhakkaktır. Ortaçağ dönemindeki olayları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne koyma çabasından öte görmüyorum.Neden mi ? Skolastik düşünce döneminde Katolik Kilise iktidar gücünü Tanrıya dayandırmaktaydı.Bu gücü kırmak için Martin Luther Reformu başlattı ve aydınlanma ile birlikte Kilise otoritesini kaybetti ve Tanrı tahtından indirilerek yerine Pozitivizm ve Hümanizm koyuldu.Dikkat çekmek istiyorum. Hümanizm, insanların ifade özgürlüğü,eşitliği gibi süslü sözlerle hayatımıza sokuldu."Gerçek şu ki Hümanizm İnsanın Tanrı mertebesine çıkarma çabası sonucunda ortaya çıkmış bir durumdur."Günümüzde buna "TRANS HÜMANİZM" denilmektedir. Richard Rorty ,Gianni Vattimo,Santiago Zabala Rönesans ve Reform Hareketlerini Başka Bir Form Altında Günümüze Uygun Şekilde Bize Sunma Çabasından Öte Görmüyorum.
Dinin Geleceği
Dinin GeleceğiGianni Vattimo · Ayrıntı Yayınevi · 200915 okunma
Güç, kadınların bağlanması için sandığımız kadar yeterli bir kriter değildir. Kadınları orda tutanlar süper kahramanlar değildir. Yaratmaya, büyütmeye, onarmaya şartlanmış kadını orda tutan gerçek bir insanın samimiyetidir. Görkemli bir erkeklik kadının ilgisini geçici süreyle satın alabilir
Ama özerklik eğilimini reddetmemizin nedeni, bize yalnızca boyunduruk altında olduğumuzu hatırlatma ihtimali değildir. Gerçek özerklik, çaresizlikten kaçmak için ayak uydurduğumuz güç oyunlarının maskesini düşürmektedir aslında. Hepimiz bir dereceye kadar bu oyunun içinde olduğumuzdan, sonuç, istemesek de, insanlıktan çıkmaya yönelik genel bir eğilim olarak karşımıza çıkar.
Sayfa 25 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
207 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Kitapların gücü vardır." Gerçekten de muazzam bir güce sahipler ve bu gücün iyileştirici bir gücü var. Elinize bir kitap aldığınızda bambaşka bir dünyaya ışınlanıp ruhunuza iyi gelecek birtakım şeyler bulabiliyorsunuz ve kitabı kapattığınızda iyileştirici gücü hissedebiliyorsunuz. Bu eser de tıpkı onun gibi. Biraz daha güç bulabiliyorsunuz. "Kitapların yüreği vardır." Bu yürek öyle kırılgan ki kitaplar okunmak için okunmaz. Eserde de bunu net görebilirsiniz. Birtakım labirentlerin eleştiri ışığında lise öğrencisinin psikolojisi ile kendinizi o labirentlerde kaybolmuş olarak bulacaksınız. Ben labirentlerde yolumu hiçbir şeyin tesadüften ibaret olmadığını ve olması gereken her şeyin zaten olduğu ile buldum. Ve gerçekleşen her şey bizi bir adım ileri taşır. Başlarda ana fikrin okudum demek için kitap okunmamalı olarak düşünürken aslında bazı sınavların zorlandığımız duyguları deneyimlememiz için var olduğu kanaatine vardım. Hayatımıza giren insanların bizim bir şeyleri deneyimlememiz için geldiği ve giden insanların da biten deneyimlerin sonucudur. Eserde geçen karakterlerin ana karakterin kafasının içinde geçen ve olmak istediği kişilikler olarak tasvir edilmiştir. Sadece dedesi, halası ve yakın arkadaşı Sayo gerçek karakterler olarak tasarlanmıştır. Son olarak eserin çevirirken noktalama işaretlerin yerinde kullanılmadığını eleştirebilirim.
Kitapları Kurtaran Kedi
Kitapları Kurtaran KediSosuke Natsukawa · Turkuvaz Kitap · 20202,697 okunma
Reklam
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Hatta gerçeği öğrenmeyi bile isteyemiyordum, çünkü gerçeğin ne olduğunu tahmin ediyordum. Gerçek, yaşamın manasız olduğuydu. Sanki yaşayacağım kadar yaşamış, gideceğim kadar gitmiş, bir uçurumun kıyısına gelmiştim ve daha ötede ölümden başka bir şey olmadığını apaçık görmüştüm. Durmak da mümkün değildi, geri gitmek de; daha ileride hayat ve mutluluk aldatmacasından, gerçek acılardan ve gerçek ölümden, yani tam bir yok oluştan başka bir şey olmadığını görmemek için gözlerini kapatmak da mümkün değildi. Hayat beni bezdirmişti, karşı konulmaz bir güç, hayattan yakamı kurtarmaya doğru çekiyordu beni.
12 Mart 1971: Ordu Yönetime El Koyuyor 1971 yılıyla birlikte anarşi hızlanır. 1970 sonlarında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Mahir Çayan ve arkadaşları Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) adlı yasa dışı bir örgüt kurarlar. Örgüt mensupları, 11 Ocak 1971'de İş Bankası'nın Ankara'daki Emek şubesini soyar. Atsız müdahale
Eski bir Çin atasözü vardır : “Herhangi bir şeyi bana anlat, onu bir saat boyunca hatırlayacağım. Eğer bana gösterirsen onu bir gün boyunca hatırlayacağım. Fakat aynı şeyi yapmama izin verirsen onu sonsuza kadar hatırlayacağım.” Günümüzde bir teknik becerinin ortalama ömrünün kabaca 18 ay olduğu söyleniyor. Yani bugün öğrendiğimiz bir çok şey yarın eskimiş olacak. Bu gerçek cesaret kırıcı olsa da, aslında bilginin güç olduğu bir dünyayı işaret ediyor. Bu durumda öğrenmeyi öğrenmek en önemli yetenek mertebesine yükseliyor çünkü gelişmek istediğimiz her şeye bir kapı açıyor. Öğrenmek uzun ve zorlu bir yolculuktur ama size hem yeni kapılar açar hem de kapatmak istediklerinizi kapatmanıza yardımcı olur.
Reklam
Her şey para değildir
Aile içinde paranın değeri fazla öne çıkarılırsa, çocuklar iş güç sorununa yalnızca kazanacakları para açısından bakma eğilimi gösterir.
Yunanistan ile Ege de sürtüşmemiz
Yunanistan, Batı medeniyetinin bir uzantısıdır. Doğu'nun en güçlü temsilcisi olan ülkemizi küçülten, ama tamamen yok etmeyi başaramayan güçler, bu misyonlarını tamamlamak için fırsat kollamaktadır . "Neden Birinci Dünya Savaşı'nda işimizi bitirmediler?" diye sormak abestir. Bu düşünce modeli içinde ne uluslararası siyasetin gerekleri konuşulabilir, ne de rasyonel bir tahlil yapılabilir. Sanki yeryüzündeki bir ülkede değil de, bir masal diyarında yaşar gibiyiz. Güçlü kötüler, küçük iyiye karşıdır ve gerçeküstü boyutlarda süren bu mücadelede iyi, ayakta kalmayı başarmaktadır . Alışageldiğimiz bu söylemi bir yana bırakır gerçek dünyaya dönersek, bunların hiçbirinin doğru olmadığını görürüz. Türkiye'nin çökertilmesi için, bölgede onun yerine konulabilecek bir gücün olması gerekir. Böyle bir güç şu anda yoktur. Yunanistan Türkiye'nin yerini alamaz. Çünkü ondan beklenen hiçbir rolü oynayamaz. O, aslan terbiyecisinin elindeki kırbaç gibidir. Kırbaçla aslan birbirinin rakibi değildir. Kaldı ki eğer bu kadar çok düşmanımız gerçekten olsaydı, böyle uzun boylu hesaba gerek kalmazdı ve hepsi birleşip bir gecede işimizi bitirirlerdi . Herkes düşmansa hesabımızı kim soracaktı ? Ege'deki sorun iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Türkiye'yi belli bir yöne çekmek için kullanılabileceği gibi Yunanistan'a da yönelebilir ve bu sefer çanlar Yunanistan için çalar ...
Sayfa 141Kitabı okudu
Kararlı iradenin gerçek rakibi ancak daimi bir güç olabilir.
KALBİ SAF VE İHLASLI OLANIN ECRİ BOL OLUR
İsmail Hakkı Bursevî (rah.) Hazretleri buyurmuştur ki: İnsanın kalbi, bir ağacın kökü gibidir. O iyi olursa bütün âzâları iyi olur; o kötü olursa bütün âzâları kötü olur. Binâenaleyh, işlenen amelin sevabının kat kat olması ve netice elde edilebilmesi, kalbin hâline bağlıdır. Bundan dolayı zekât ve sadaka vermeyi, müsafire ikram etmeyi ve her
Şeytan Tanrı'da Benim Diyordu? Hala Diyor! İnsan olmayanı ya da olmak istemeyeni zorla insan yapacak durumda değiliz. Herkes kendi yolundan gitmeye serbesttir. Türk'ün içinde yaşayıp düzenini bozmaya kalkmayı, onu kendine kul köle etmeye kalkmayı kabul etmiyoruz. Ne zaman kabul etti ki Türkler? Bizi yaratan Tanrı kendini tanrı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.