Süt kardeşe ihanet
Bir karar vermek için son bir şansım daha vardı. Kim olacağıma karar vermek için son bir fırsatım. O çıkmaz sokağa girebilir, Hasan'ı kurtarmak için o oğlanların karşısına dikilir (típkı Hasan'ın benim için defalarca yaptığı gibi) ve başıma geleceklere katlanırdım. Ya da kaçardım. Sonunda, kaçtım. Kaçtım, çünkü korkağın tekiydim. Assef ten, bana yapabileceklerinden korkuyordum. Canımın acımasından korkuyordum. Sırtımı o sokağa, Hasan'a dönerken, kendi kendime böyle söyledim. Buna kendimi inandırdım. Ödlekliğe canı gönülden sığınıyordum, çünkü öteki seçeneği, kaçmamın gerçek nedenini itiraf etmem demek, Assefe hak vermem demekti: Bu dünyada hiçbir şey bedava değildi. Belki de Hasan, Baba'yı kazanmak için ödemem gereken bedeldi; kurban et- mem gereken koyun. Peki, hakça bir bedel miydi? Yanıt, onu susturmama kalmadan, zihnime süzülüverdi: Altı üstü bir Hazara'ydı, öyle değil mi?
Yaradılışçı "mantığı" hep aynıdır. Bazı doğal fenomenler şans sonucu var olabilmek için istatistiksel olarak çok olasılıksız, çok karmaşık, çok güzel ve çok huşu uyandırıcıdır. Tasarım, bu yazarların şansa karşı hayal edebildikleri tek alternatiftir. Bu yüzden bir tasarımcı bu işi gerçekleştirmiş olmalıdır. Ve bilimin bu defolu mantığa verdiği cevap da hep aynıdır. Tasarım şansın tek alternatifi değildir. Doğal seçilim daha iyi bir alternatiftir. Aslında tasarım hiçbir biçimde gerçek bir alternatif değildir çünkü çözdüğünden bile büyük bir sorunu, yani tasarımcıyı kim tasarladı sorununu doğurur. Hem şans hem de tasarım istatistiksel olasılıksızlığa bir çözüm olmayı başaramaz, çünkü biri sorunun kendisidir öteki ise o sorunu bir sonsuz döngüye sokar. Doğal seçilim gerçek çözümdür ve şu ana kadar öne sürülmüş işe yarayabilecek tek çözümdür.
Sayfa 162 - Bölüm 4 - Tanrı Neredeyse Kesin Olarak Neden Yoktur, İndirgenemez KarmaşıklıkKitabı okuyor
Reklam
Gerçek hayatta zorlu, ıstıraplıydı... Biri göğsünden kalbini söküyormuşçasına acı çekiyordu.
Sayfa 117 - İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
... Daha iyi anlatabilmek için, arada bir yer diyebilirim. Yaşam değil. Ölüm değil. Geleneksel anlamda gerçek dünya değil. Ama rüyada değil. Ne biri ne de öteki. Kısacası, yalnızca "Gece Yarısı Kütüphanesi."
Sayfa 32
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
Reklam
"Ben Diyarbakırlıyım Gülşah" dedi sanki işlediği bir kabahati dile getirir gibi. "Sense Balıkesirli!" diyerek şaşkınlığımı ikiye katladı. Adımla hitap edişi, memleketimi bilişi? Bu nasıl işti? "Adımı biliyorsun, memleketimi de? Ama ben henüz söylememiştim." "O gece bir tek sen âşık olmadın Gülşah." "Peki, madem sadece ben âşık olmadıysam, neden olmaz diyorsun?" "Çünkü biz seninle ülkenin batısıyla doğusuyuz, çünkü biz farklı kültürlerin çocuklarıyız. Çünkü biz bitmeyen bir kavganın bitmeye mahkûm aşkıyız. Olmaz Gülşah, olmaz." Bu kitapta Diyarbakırlı yakışıklı Şahin ile Balıkesirli güzeller güzeli Gülşah'ın İzmir Ege Üniversitesi'nde tanışmalarıyla başlayıp yıllarca süren gerçek bir aşk hikâyesini okuyacaksınız. Gülşah ve Şahin ülkemizde yaşanmış binlercesinden sadece biri. Gülşah'ın sevgiyle harmanlanmış anılarında yolculuk ederken bu aşka imreneceksiniz. Onlarla beraber ağlayacak ve belki de sinirlenip isyan edeceksiniz. Bu aşkın içinde kendinizden, çevrenizden mutlaka bir şeyler bulacaksınız. Çünkü bu kitap biraz sen, biraz ben, biraz da öteki. Bir Türkiye mozaiği… "Sarışın bir kızla esmer yakışıklı bir adam yürüyordu yan yana, yana yana."
Nora ansızın içinde bir şey hissetti. Kutuptaki o adada ayıyla karşı karşıya geldiğinde hissettiği kadar gerçek bir korku. Hissettiği şey yüzünden duyduğu bir korku. Sevgi yüzünden. İnsan en iyi lokantalarda yemek yiyebilirdi, bütün hazlardan payına düşeni fazla fazla alabilirdi, Sao Paulo'da sahneye çıkıp yirmi bin kişiye şarkı
Erkekler, yaşanmamış yaşamlarını yaşayan ötekilerden çok korkuyorlar. Oysa gerçek düşman öteki adam değildir; gerçek düşman, ataerkilliğin taleplerine uyamama korkusudur.
Sayfa 118Kitabı okudu
Tüm insanlar bu dünyayı sadece ziyaret eden ruhlardır. Tüm ruhlar daima yaşayan varlıklardır. Öteki insanlarla tüm karşılaşmalar deneyimdirler ve tüm deneyimler sonsuza dek sürecek bağlantılardır. Gerçek İnsanlar her deneyimin çemberini kapatır. Mutantlardan farklı olarak bizler hiçbir çemberi açık bırakmayız. Eğer yüreğinde başka insanlara karşı kötü duygularla yürüyüp gidersen ve bu çember kapanmamışsa, bu yaşamın başka anlarında yinelenecektir. Bir kez değil, dersini alana dek defalarca acı çekersin. İncelemek, öğrenmek ve olanlardan ders alarak bilgelik kazanmak iyidir. Minnet duymak, senin deyiminle kutsamak ve huzur içinde yürüyüp gitmek iyidir."
Sayfa 108
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.