Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Mutlak kudret sahibi olan Allah’ın sahip olduğu güç iyi bir insanda olsa yapacağı ilk iş ne olurdu? Tabii ki insanların acı çekmesini önlemek olurdu. Allah ne yapıyor, bunu engelleyecek gücü olmasına rağmen insanların acı çekmesine izin veriyor. Kötülüklere göz yumuyor. Kötülerin masumlara eziyet etmesine, acı çektirmesine izin veriyor. Adaletsiz bir dünyayı sessizce uzaktan izliyor. Daha da ilginci dünyadaki bu kötülük düzenini, imtihan etmek gibi kesinlikle ihtiyacı olmayan bir gerekçe ile kötülüğün sistematik olarak işlenmesine izin verecek bir şekilde yaratan da bizzat O. Bu kötü dünyayı ben yaratmadım, O yarattı. Bu durumda ayetteki “merhametlilerin en merhametlisidir” ifadesini, “merhametsizlerin en merhametsizidir” şeklinde ifade etmek yanlış mı olur?"
Sayfa 240 - e-bookKitabı okuyor
“Önce Güçlenelim Sonra Direneceğiz” mi
“Önce Direnelim, Sonra Güçleneceğiz” mi? Zulme karşı sessiz kalmanın en önemli sebeplerinden biri “önce güçlenelim, sonra direneceğiz” gerekçesidir. Bu sağlıklı bir gerekçe değildir. Hiçbir peygamber böyle bir gerekçeye sığınmamış; Nemrutlara, Firavunlara, Ebu Cehillere karşı tek başlarına da olsa itiraz etmişlerdir. İslami direniş “güçlenirsek direneceğiz” değil “direnirsek güçleneceğiz!” mantığı üzerine kuruludur. Ayet “üstünseniz inanırsınız!” demiyor, “inanıyorsanız üstünsünüz!” diyor. Bu mantık, gerekirse en sevdiğimiz şeylerden vazgeçme ve onları feda edebilme ahlakına dayanır. Böyle bir mantığa ve ahlaka dayanan bir hareket Allah’ın inayetiyle güçlenir; zalimlere karşı koyabilmek için pek çok imkana kavuşur. Bugün olmasa da yarın kavuşur. Emperyalistlere asla boyun eğmez. Bizler öldüğümüz, sürüldüğümüz, yalnızlaştırıldığımız zaman değil boyun eğdiğimiz zaman kaybederiz. Nitekim Allah, taş atan çocuklardan füze atan bir direniş var etmiştir. O'nun her şeye gücü yeter ve o vaadinden asla dönmez. Direnmek O'nun vaadine gönülden inanmaktır.
Mücahit Gültekin
Mücahit Gültekin
Reklam
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Askerî müdahalelerin tek başına Ankara'nın, askerî ve sivil (!) bürokrasinin, gücü kendinden menkul medyanın işi olmadığını tekrar edelim. Müdahaleler elbette sadece siyasî iktidara, "seçilmişlere" karşı değil esasen Türkiye'ye, Türk insanına, Türkiye'nin varoluş şartlarına ve hayatî damarlarına yönelmiş hareketlerdir.
Sayfa 255Kitabı okudu
Arzularımızın farkında olsak da genellikle arzularımızın nedenlerinin farkında olmayız. "Bir şeyin iyi olduğuna hükmettiğimiz için onun için çabalayıp onu arzuluyor değilizdir. Tam tersine, ona yönelik arzu duyduğumuz için onun iyi olduğuna karar verir ve ona kavuşmak için çabalarız." (Spinoza, Etik, Bölüm 3, Önerme 9) Spinoza defalarca şöyle der: Arzularımızın farkında olsak da, genellikle arzularımızın nedenlerinin farkında olmayız. Arzularımızı gerçekleştirmek için her türlü argümanı ve gerekçeyi bir araya getirmek için enerjimizin büyük bir kısmını harcıyoruz. Ancak bu gerekçe ve muhakemelerin arzularımızın sonucu olduğunun farkında değiliz. Yani neyin iyi neyin kötü olduğuna dair kendimize ve başkalarına anlattığımız hikayeler arzularımızın nedenleri değil, arzularımızın sonuçlarıdır. örnek Güç ve sosyal statü arayışı içinde, kendisinin diğerlerinden daha iyi olduğuna inanan ve bu nedenle aradığı sosyal statü ve gücü hak eden bir kişiyi düşünün. Bir anlamda iktidarı ele geçirmek için kendini diğerlerinden üstün ve asil görmekte, bunu da iktidar arzusunun gerekçesi olarak görmektedir. Oysa kibri ve söyledikleri iktidar arzusunun bir sonucudur tam tersi değil. Bu nedenle, bir kişi güç arzusuna sahip olduğu için kendisini diğerlerinden daha üstün görür yoksa gerçekten diğerlerinden daha üstün olduğu için güç ve sosyal saygınlık arzusu duymamıştır.
Aşırıya kaçmadan, tamamen ihmal de etmeden işleri orta yolu takip ederek mu'tedil bir tarzda yürütmek, dosdoğru olmak bakımından büyük önem taşımaktadır. İnsan, ifrat veya tefrite düşerse, istikameti de kaybeder.Demek oluyor ki, orta yolu tutmak, istikamettir. Mu'tedil olmak,müstakîm olmak demektir. Hislerde, duygularda ve davranışlarda
Reklam
"Dışadönük bir kişiliğe sahip olmayı haklı kılan tek gerekçe kudretli olamak mıdır?" diye düşünen yolcu kendi sorusuna cevap veremedi, fakat aynı hususta güzelliğin de mazeret kabul edileceğini umuyordu, çünkü letafeti şüphe götürmezdi ve görünüşünün kendine özgü bir gücü olduğunu biliyordu.”
“irade değişim için yeterli gerekçe sunmaz” diyerek bizi bir kez daha şaşırtır Spinoza. Değişimin itici gücü arzudur.
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
816 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
EÜZU BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİRRACİM BİSMİLLAHİRAHMANİRRAHİM diyerek, ne olur ne olmaz Şeytan'ın etkisini en asgari düzeye indirmek için Besmele çektikten sonra... En yüzeysel haliyle, ABD'li psikolog Philip Zimbardo'nun bir grup öğrenciyle yaptığı Stanford hapishane deneyini ve bu deneyle ilgili ortaya çıkan insana dair bulgulardan,
Şeytan Etkisi
Şeytan EtkisiPhilip Zimbardo · Say Yayınları · 2017174 okunma
218 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.