Bir zamanlar ruhani aydınlanmanın mutlak yarısı olarak saygı duyulan kadın, dünyadaki mabetlerden kovulmuştu. Hiç kadın Ortodoks haham, Katolik papaz, Müslüman imam yoktu. Bir zamanların kutsal Hieros Gamos'u -erkek ile kadın arasındaki doğal cinsel birlik, bu sayede her biri ruhen bütünleniyordu-utanç verici bir davranış şekline sokulmuştu. Bir zamanlar Tanrı ile söyleşmek için dişi meslektaşlarıyla cinsel birleşmeye ihtiyaç duyan kutsal adamlar, artık şeytanın işi olarak gördükleri doğal seks güdülerinden korkuyorlardı. Çünkü şeytan en sevdiği suç ortağıyla işbirliği içindeydi...kadınlarla.
Kadın ile sol taraf ilişkisi bile kilisenin karalamalarından nasibini almıştı. Fransa ve İtalya'da "sol" - gauche ve sinistra- kelimelerinin ima ettiği anlamlar olumsuzdu, fakat sağ taraf için kullanılan kelimeye dürüstlük, ustalık ve doğruluk gibi anlamlar yüklenmişti. Günümüze kadar radikal düşüncelere sol kanat , mantıksız düşüncelere sol beyinve şeytani olan her şeye netameli sinister denildi.
Tanrıçaların günleri sona ermişti. Saat durmuştu. Toprak Ana, erkeklerin dünyası haline gelmişti ve devir, yıkım ile savaş tanrılarının devriydi. Erkek egosu dişi dengi tarafından iki bin yıl başıboş bırakılmıştı.
Sion Tarikatı, modern zamanda kutsal dişilerin bu şekilde silinmesinin, Hopi Yerli Amerikalıların koyanisquatsi "dengesiz hayat" dediği şeye sebep olduğuna inanıyordu. Yakıtı testosteron olan savaşların, kadından nefret eden cemiyetlerin artmasının ve Toprak Ana'ya karşı giderek artan bir saygısızlığın oluşturduğu dengesiz bir duruma sebep olduğunu düşünüyorlardı.
Kahvehanedeki bir masa başında, bir sandalyede otururken bıraktığımız adama dönecek olursak, her iki eşya da Batı etkisinden gelen yeniliklerdir. Antik çağlarda ve Roma döneminde Ortadoğu’da masa ve sandalye kullanılırdı ama Arap fetihlerinden sonra yok oldular. Araplar ağacın az, tahtanın değerli olduğu bir ülkeden gelmişlerdi. Yün ve deri bol
Modern çağın kâbusu, kötü izlenim bırakmak.Modern çağın arafı, kişisel şöhret.
“Amerika’da yapılan bir anket, bütün korkular içinde en kaygı verici olanının bu korku olduğunu ileri sürüyor.”
Liberal aydınlar, dindar halkın muhafazakar tepkisinde önce bir toplumsal tabana oturma imkanını, sonrasında halkı modern bir siyasi rüşde erdirecek deneyimin ümidini görüyorlardır. Onlar açısından, muhafazakarlığın reaksiyonerlikten alıkonarak 'kazanılması', tedrici, "doğal" bir toplumsal gelişmenin teminatıdır. Toplumun (bireylerin) akılcı tercihlerine itimat eden liberal iyimserlik, demokratik deneyim ve piyasa toplumunun gelişmesi içinde geri/gerici telakkilerin de kendiliğinden değişeceğine bel bağlar. Dindar taban da liberal aydınların politik hattından, katı laikliğe karşı dinsel serbestiye alan açacak daha yumuşak bir devlet politikası ümit ediyordur.
.
İşte bu tür bir giriş sırasında aniden evden ayrıldım ve adımlarımı yakın Alp vadilerine doğru eğdim, bu tür sahnelerin ihtişamında, sonsuzluğunda kendimi ve geçici, çünkü insani üzüntülerimi unutmak istedim.
...
İnsan zihni için, üst üste yaşanan olayların duyguları ayağa kaldırmasının ardından gelerek, ruhu hem ümitten, hem de korkudan azade kılan eylemsizlik ve kesinliğin mutlak sükunetinden daha acı verici bir şey yoktur.