Her tür değişim ilerlemedir, değişim arzusu ilericidir, ilerici olan iyidir, geçmişe takılıp kalmak kötüdür, muhafazakâr geçmişe takılı kalmıştır, değişime tepki kötüdür, muhafazakâr tepkicidir, dolayısıyla gericidir, bu da kötüdür; sol ilericidir, sağ gerici ve muhafazakârdır; sol tarihin seyrini takip eder, sağ buna karşıdır; kısacası sol iyidir, sağ kötüdür. Bu düşünce kalıplarını, soldaki partiler kendilerini sol parti olarak nitelemekte hiçbir zorluk yaşamazken, sağ partilerin genellikle kendilerini sağ olarak sınıflandırmakta isteksiz oluşlarında da görebiliriz. Politikada "sol" bir onaylama terimi haline gelmişken, "sağ" bir ayıplama ifadesi olmuştur. Aynı zamanda, "ilerici" ve "muhafazakâr,""tarihin yolu" ve "tepkici/gerici" ifadelerinin kendilerine has anlamları sürekli değişmekte ve milliyetçiliğin tüm modern politik gündemle bağlantısı kaybolmaktadır.
Sayfa 70 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Kırsal ilişkilerin esas itibariyle "feodal ve yarı-feodal" ilişkilerden oluştuğu, belli ölçülerde uç verse bile sınıf farklı­laşmasının henüz yeterince yaşanmadığı, köylülüğün henüz modern sınıflara ayrışmayarak "kast-sınıf' olma özelliğini esas olarak koruduğu bir toplumda, marksist bir partinin tarım programı zorunlu olarak
Sayfa 140 - Eksen Yayıncılık, 1990, 1.Baskı.Kitabı okudu
Reklam
Cumhur ittifakı, modern tarihimizin en gerici ve faşist nitelikteki oluşumudur. Tehlikeli yanı, yani kamu gücünü elinde bulundurmasıdır.
Harf devriminin bir gece halkı cahil bıraktı iddiası üzerine
Bugün üzerinde konuşulan bir konu , alfabe değişikliğiyle birlikte tüm bir ulusun birdenbire okur yazarlığını yitirmiş olduğu iddiasıdır. Bu iddia, gerici çevrelerin uydurduğu şehir efsaneleri'nin başta gelenlerindendir. Yeni Türkiye'nin, kurulduğu 1923 yılındaki okuryazarlık oranı yüzde 10'un altındaydı. Bu oran, 1935 nüfus sayımı sonuçlarına göre yüzde 19,25'e çıkmıştır. Yani alfabe değişikliği yapıldığında okuryazarlık orarının yüzde 15'in altında olduğunu varsayabiliriz . O dönemde okur yazarlar arasında lise ve üstü eğitim alanların mutlaka bir yabancı dil bildiklerini, bunun da çok büyük oranda Fransızca olduğunu düşünürsek, alfabe değişikliğinden mağdur olanların oranının yüzde 10 un çok altında kaldığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Bu istatistiksel veriyi farklı bir açıdan yorumlayacak olursak, modern eğitim almış seçkin sınıf mensuplarından mağdur olan olmamış, toplumun ezici bir çoğunluğu için ise günlük yaşamda değişen herhangi bir şey olmamıştır.
Kültürel Alan
Filipin Devrimi, geniş halk kitlelerinin genel uyanışı olmadan hiçbir şekilde ilerleyemez. Halk demokrasisi veya yeni türde bir ulusal demokrasi konsepti, devrimci kitle hareketinin kültürel faaliyetlerini desteklemelidir. Ulusal, bilimsel ve kitlesel bir kültür, bugün hâkim olan emperyalist, feodal ve insan karşıtı kültürü alt edip devirmelidir.
Sayfa 208Kitabı okudu
Ulusal Azınlıklar
Özerk yönetime olan ihtiyaç, nüfusun yaklaşık beş milyonu veya yaklaşık yüzde 14'ünü oluşturan ulusal azınlıklar arasında özel olarak tanınmalıdır. En büyük azınlığı sayıları 3,5 milyon olan ve Müslüman denilen kabileler (bunları Maguindanaolar, Maranaolar, Tausoglar, vb. şeklinde ifade etmek daha doğrudur) oluşturur. Bunu sayıları yarım
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Proletarya
Proletarya, esas olarak sanayi işçilerine ve ikincil olarak da diğer ücretlilere atfen kullanılır. Proletarya, herhangi bir üretim aracından mahrum bırakılan ve emek gücünü üretim araçlarının sahibi olan kapitalistlere satmak zorunda olan bir sınıftır. Kapitalist işverenle- rin kendilerine ayırdığı artı-değerden çok daha küçük, az bir geçim ücreti
Sayfa 188Kitabı okudu
REFORMİZM VE MODERN REVİZYONİZM
Reformcu ve revizyonist faaliyetlerin yoğunlaşması, faşist faa- liyetlerin yoğunlaşmasını tamamlayıcı niteliktedir. Fanatik gericiler çirkin karşı-devrimci eylemlerde bulunsalar dahi, reformist numa- raları asla bırakmazlar. Modem revizyonistlerle buluşma aşamasına kadar gideceklerdir. Reformizm ve modern revizyonizm faşizmin kırılgan
Sayfa 168Kitabı okudu
Filipin toplumunun yarı-feodal karakteri, esas olarak eski feodal üretim tarzının tabi kılındığı ABD tekelci kapitalizmi tarafından belirlenmiştir. Yabancı tekelci kapitalizm ile iç feodalizmin iç içe geçmesinin somut sonucu, kendi kendine yeten doğal ekonominin erozyona uğraması ve bir meta ekonomisi lehine dağılmasıdır. Yabancı tekelci
Sayfa 102Kitabı okudu
Ülkede her alanda hızla oluşturulan gerici, bölücü faaliyetler için ele geçirilmesi gereken son kale, modern tıp kurumları ve sağlık çalışanlarıdır. Bu alanda da ülke geriye götürülebilirse, şeriat amacını gerçekleştirecek ve ülkemiz koyu bir karanlığa bürünecektir. İşte, modern tıp konusunda yaygara işte bu nedenle kopmaktadır. Şu anda modern tıp hakkında atıp tutanlar bir zamanların 'Yetmez ama evet' diyen liboşlarına benzemektedir.
Sayfa 13 - Pankuş YayınlarıKitabı okuyor
256 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.