İnsan zihni için büyük ve ani bir değişiklikten daha acı verici bir şey yoktur.
Bağımlı kişilikler, ki burada dil kolaylığı açısından kendilerinden kısaca bağımlılar diye bahsedeceğiz, haddinden fazla düşüncelidirler, kendileri ve kimlikleri açısından ödeyecekleri bedel ne olursa olsun her zaman başkalarının refahını ön planda tutarlar. Her daim yardımsever ve verici olan bu kişiler kendilerini ilişkilerine, özellikle de eşlerine ve evlilik kurumuna adamışlardır. İşin aslı hayatlarını; sıcak, hassas ve düşünceli yaklaştıkları başkaları üzerinden ve başkaları için yaşarlar. Değer verdikleri kişiler mutluysa onlar da mutludur. Haliyle de ilişkilerde daha pasif rolleri vardır; sevdikleri insanların fikir ve arzularına tabidirler, onların keyif almaları, tatmin olmaları üzerinden ikinci el bir keyif yaşarlar. İlişkilerinde uyum arar ve anlaşmazlık durumlarında karşı tarafın sorumluluğu daha fazla olsa bile hemen özür dileme eğilimi gösterirler.
Sayfa 334 - Bağımlı KişilikKitabı okudu
Reklam
Yaşlılar; geçmişteki kahramanlar, heyecan verici maceralar, ruhlar ve büyülerle ilgili -çocukların fiziksel, ruhsal ve ahlaki dünyasına yön verecek- farklı türlerde hikayeler anlatırlardı. İşte, insanoğlunun karmaşık kültürü de bu hikayelerden doğdu. Tarıma başlayıp hayvancılığı geliş­tirdiğimizde ve toplumlarımız yerleşik hayata geçip adım adım devletleri oluşturduğunda, yaşlıların kamp ateşi et­rafında anlattığı bu hikayeler, daha fazla sayıda insanı bir arada tutma gücüne sahip büyük dinlere dönüştü. Modern uluslar, bugün hala kendilerini toplumun kolektif kimliği hak nda anlatılan hikayelerle tanımlıyor. Zaferlerimiz ve yenilgilerimiz, kahramanlarımız ve düşmanlarımız, bize özgü değerlerimiz ve yaşam tarzımız, anlatmaktan keyif aldığımız hikayelerde gizlidir.
Kalbimin beni göğe yükselten bir tutkuyla kor kesildiğini hissediyorum; çünkü zihin için sağlam bir hedef , ruhun aklî bakışını sabitleyeceği bir nokta kadar huzur verici şey yoktur.
Sayfa 12 - II.BasımKitabı okudu
Çarpıcı
Can sıkıntısı, modern insanın anlam buhranının en önemli belirtisi. Ruhlarımıza yön tayin eden kutup yıldızını yitirmiş gibi, anlamın olmadığı bir dünyada kaybolmuş ve şaşkın bir haldeyiz. Her sokak başında anlam krizi karşımıza çıkıyor. Anlamın yerine koyacağımız, anlam yanılsaması yaratacak her şeye umutsuzca yapışıyor, geçici nesnelerde kimliğimizi arıyoruz. Hayatlarımızı artık "tam zamanlı turistler" olarak yaşıyoruz: "Bir turist uğrağı olarak hayat." Tatilde, günlük hayatta, evde, dışarıda her zaman turist. Gelenek tevarüs ediliyor ve hiç yoksa, insana bir süreklilik duygusu kazandırıyordu. Modern insan hiçbir şeye sadakat duymak zorunda değil, hayatın albenili seçenekleri arasından dilediği yaşam biçimini seçebilir ve yeri geldiğinde onu terk edip bir başkasına yönelebilir. Hayat tarzı giyinip soyunulur, ne geçmişten tevarüs edilir ne de bugün uğruna ter dökülür. Emeğin olmadığı yerde anlam da yoktur. Ruha canlılık hissini veren anlamın ta kendisidir ve anlamın kaybı dünyanın kaybedilişi ve yoksullaşmasıdır. Anlam kaybını hisseden bir varlık sıkılabilir ancak.
Nasıl ki petrol, sanayi toplumlarının enerji ihtiyacını karşılayan hayati öneme sahip bir hammaddeyse , ortaçağda da Doğu’nun lüks malları Avrupa’nın üst tabakasının yaşam tarzının vazgeçilmez bir aksesuarıdır. Batı her iki durumda da , üretici olan Doğu’ya bağlıdır. Modern yaşam tarzı petrol olmadan ayakta kalamaz ; ortaçağ kültürü ise karabiber,ipek, kadifesiz o kültür olamazdı.
Reklam
1,000 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.