Yaşamak için kalbiniz bağ kurmak ister, tatmin olmak için ruhunuz kurduğunuz bağın buna değdiğini, bunun için aklınızı kullanıp durumu fark etmeniz gerekir. Farkındalık beyinde anlam bulup ifade edilir. Bizler beyni uyuşturup ilk adımı atamadan huzurdan mahrum kalıyoruz.
İslam kitapta kalıp yeryüzünden güven kalkınca bağ kuramayanlar milletinden oldu insanlık. En büyük bağı olana bigane olan insan neyle sağlıklı bağ kurabilir ki gerçi. Bağ kurmayanın boynunda şeytanın ipi canhıraş şekilde vicdanlarını henüz kaybetmeyen insanların debelenişleri ve buhranlar şaşırtmıyor beni. Mezarlıkları kabristanlarda zanneden canlı cenazelere ne demeli peki, yaşayan ölü zihinlerin hükmettiği tenler olmuş çoktan bedenler.
Ali bin Ebî Tâlib radıyallahu anhın, ashâb-ı kirâmdan İbnü'-Kevvâ diye anılan Abdullah ibni Ebî Evfâ'ya şöyle dediğini duydum:
“Öncekilerin ne dediğini biliyor musun? Onlar şöyle derdi:
"Sevdiğini ölçülü sev, belki birgün düşmanın olur.
Sevmediğin kimseden de ölçülü nefret et, belki birgün dostun olur."
Ali bin Ebî Tâlib radıyallahu anh, Siffîn Savaşı'ında şöyle dedi:
"Akıl kalptedir. Merhamet duygusu karaciğerdedir. Şefkat hissi dalaktadır. Nefes alıp verme de akciğerdedir."¹
1. Beyhaki, Şu'abü'l-îmân (Hâmid), VI, 368, nr. 4340.