...şu sıralar çok ama çok yavan günler geçiriyorum. Okula gidiyorum, tiyatro kulübü canımı sıkıyor, hiçbir şey yapan yok. Hoyrazoğ lu'ndaki profesyonel tiyatrocuları tanımak beni resmen yıktı, neredeyse tiyatrodan soğudum diyeceğim. O kadar çirkinler ki, sanatta profesyonel olmak, doğallıktan bu kadar mı gerektiriyor, anlamıyorum. Sonuçta sahneye çıkıp tiyatro yapıyorlar ama kuliste patolojik narsistlikleriyle ilkelleştikçe ilkelleşiyorlar. Bütün memlekette olduğu gibi hayvansal güdüler maksimumda, vajina meraklıları sınıfsal fark gözetmeksizin çoğunlukta! Freud Türkiye'de doğsaydı nutku tutulur, fortçu olur çıkardı.
Ama bendeki sevgi çıkmazı... Ah Yücel ah!..
Yatak şimdi bütün insanlar için, ekmek kadar azizdir. Yatak bir sevgili, yatak hatıra, yatak çocukluk, güzel rüya, yatak bir bahar, bir deniz kenarı, bir egzotik memleket, bu saniyede insana dostlarım yatak ne değildir ki ...
2019 Yılında okuduğum en iyi üç kitaptan birisi kesinlikle “Ben Ozzy”dir. Kitabı okurken Ozzy’nin hala nasıl hayatta olduğuna şaşırıyorum. Sınırları zorlamanın ötesinde sınırları zorlamak, akla hayale gelmeyecek şeyleri yapıp, aynı şekilde bunlara maruz kalmak. Akıl ve mantığın birleştiği noktada Ozzy Osbourne’a ulaşmanın imkanı yoktur. Mantıksız
İlk ne zaman, nasıl karar verdim hatırlayamıyorum. Saçma geçen bir gün daha bitti düşüncesiyle yastığa başımı koyduğum gecelerden birisinde miydi? Gülümseyerek dinlediğim bir sohbetin ortasında aklımın çok uzaklarda takılı olduğunu fark ettiğim anda mı geçmişti aklımdan? Belki de gördüğüm rüyanın ne anlama geldiğine baktığım sabah kuvvetlenmişti
“İşte geldim gidiyorum
Şen olasın Halep şehri”
Hiç kimse senin kadar
yakıştıramamıştır hüznü kendine
Hüzünler ki aşkın ve şiirin
yıllanmış şarabıdır
damıtılmıştır acıların imbiğinden
Hüzünler ki şairlerin yüreğinden uçuşan
sararmış çiçek tozlarıdır..
Ve artık bir şey bırakamıyorsun
bekleyişlerden başka kendine..
Hiç kimse senin kadar
alışkın değildir ayrılıklara
Ayrılıklar ki nişanlısıdır hasretin
acılar ve türkülerle çeyizlenir
bekleyişlerin sararan güzüne
Ve hasret kızıl bir güldür
ayrılıkların mendiline nakışlanmış...
Kerem’i kül eden yangındır gurbet
Ferhat’ın sabrıyla çatlayan kayadır...
Bütün sevdalar hasretin yalımıyla tutuşmuş
bir bozkır türküsüdür kerem’in kavruk bağrında
ve artık yollara düşmenin zamanıdır.."
İnanmazsın bir taşra kurmuşlar aynı bize bakıyor
Bir yanımı Asaf Halet söylüyor diğer yanım fabrika
Bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana.
Bugün yepyeni bir imparatorluk öğreniyorum
Ekmeğin ağırlığından da yeni bir imparatorluk
Örneğin gül dönüyor bir beygiri tasfiye ediyor şair
Arabca Akdeniz diyor ben
Aynadan dönüyorum ayna
Benden dönmüyor.