Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yazmadım seni daha, Sevmeye ayırdım tüm zamanları, Yazmaya bu yüzden vaktim olmadı. Ben düşünmeye başlayınca seni -Ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir İnan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar Toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar Onlar da benimle birlikte Ve onlar da benim kadar seni düşünürler... Hep dalgınım bu günlerde Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. Hiç böyle olmamıştım. Bilenlere sordum ; 'aşk bu' dediler..."
Bütün gün tütün tarlalarından geçtim ve huzursuzluğum giderek arttı. Ne yapacağım bu kadar tütünle? Nereye gidiyorum? İnsanlar her yerde başkaları için ekin ve mal üretiyor ve ben bütün bu akıl sır ermez etkinliğin içinde süzülen bir hayalet gibiyim. Bir tür iş bulmak derdindeyim, fakat bu cehennemi ve otomatik sürecin parçası olmak istemiyorum. Bir kasabadan geçiyor, o kasabada olup bitenleri anlatan gazeteye bakıyorum. Hiçbir şey olmuyormuş gibi geliyor bana; sanki saat durmuş ve bu zavallı şeytanlar farkında değiller. Havada cinayet kokusu olduğuna dair güçlü bir sezgim var ayrıca. Kokusunu alabiliyorum.
Reklam
Hep dalgınım bu günlerde Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. Hiç böyle olmamıştım. Bilenlere sordum ; 'aşk bu' dediler.
576 syf.
9/10 puan verdi
Geçenlerde Twitter'dan bir arkadaşımla ilk defa buluştuk. "En baştan başlayalım" dedi bana. Okuduğumuz okullar, yaşadığımız şehirler, başımızdan geçenler... Birkaç yıl ben anlattım, "şimdi ben sana yetişeyim" diye o devam etti. Sırayla götürdük bu işi ve benim çok hoşuma gitti. Hoşuma gitmesinin nedenlerinden büyük bir
Anlatmak İçin Yaşamak
Anlatmak İçin YaşamakGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2021705 okunma
O sabah, Ara Güler'in Galatasaray'daki evinin kapısı çalındı. Ara Güler, kapıyı açtığında şaşırdı. Karşısındaki, kırk yıllık arkadaşı Orhan Kemal'di. Orhan Kemal hiç bu saatlerde gelmezdi ziyaretine. Şaşırması o yüzdendi. Onu içeriye buyur ettikten sonra, "E, hayrola?" demekten kendini alamadı. "Ara, biliyorsun ki, gidiyorum..." diye açıkladı Orhan Kemal.. Biliyordu Ara Güler: Birkaç güne kadar Bulgaristan'a ciddi bir ameliyat için gidecekti kadim arkadaşı. "Oğlum, ne olur ne olmaz..." diye sürdürdü Orhan Kemal. "Bakarsın dönmeyiveririz gittiğimiz yerden!" Ara Güler karşısında durmuş, bir şey söylemeden, dikkatle yüzüne bakıyordu. "Gitmeden önce şöyle birkaç resmimi çeksen diyorum..." Ara Güler sabahın yumuşak ışığını kaçırmak istemedi. Hemen Leica'sını boynuna astı. Yedek makaralar aldı yanına. Birlikte İstanbul'un sokaklarına vurdular... O gün saatler boyunca gezdiler, değişik yerlerde poz poz resimlerini çekti üstadın. Orhan Kemal gitti ve dönmedi! İçine doğmuştu, evet... (Fotoğraf: Ara Güler'in objektifinden Orhan Kemal)
Reklam
Nedir beni sarıp sarmalayan bunca şey? Ben kimim? Şu "ben, ben" denilen miyim ben; eğer öyleyse bu "ben" ile nereye gidiyorum? Yapıp ettiğim nedir, hem ben bu­rada ne yapıyorum, ne yapmalıyım? Sürekli bunları sorup dur­dum kendime; ayaklarım hep o duvarın önünde çakılıp kaldı. Hep kapalı çıktı çaldığım kapılar.
Sayfa 130Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.