"Yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü
Yanlış.daha baştan yanlış
bir şiirdi bu,biliyorum
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir.
...
"...sessizce çekip gidiyorum şimdi.
Sessiz ve kimliksiz, belki yine gelirim,
Sesime ses veren olursa bir gün..."
Yağmurlu bir Kasım günü,
Cebimde ıslanmış bir mektup,
Zar zor toparlamışım kendimi,
Sol yanım alev, alev,
Seni bekliyorum okul bahçesinde,
İçimde deli bir cesaretle,
Hayatım boyunca unutamayacağım
O ses yankılanıyor uzaklardan ve gittikçe yaklaşıyor,
Merdivenlerde bir koşuşturmaca,
Acı siren sesleriyle bir ambulans geliyor okulun
Zaman dar ve ömrüm bu dünya telaşesine yetmeyecek kadar çok az.Bu minvalde yürürken ne sağıma ne de soluma bakmadan ben varım diyecek nesile gidiyorum azizim . Dik duran, hızlı yürüyen ,hızlı konuşan ,az uyuyan ,çok çalışan ,kendine güvenen, el ne der putunu yıkmış , yılkı atının yularından tutmuş , ufka doğru heyecanla dört nala giden bir gençlik var hayalimde azizim . Gurbeti Allaha olan uzaklık görmüş , kem kümleri acitasyonları bir kenara bırakmış , ah vah diyen hocalardan bıkmış , şeytanın vesveseleri ,sırtında kambur olmuş gençliğin ; dirilişine şahit olmak istiyorum azizim . Ben bu yolunun yolcusu , bu ufkun bekçisi , gözlerinde heyecanı gördüğüm gençliğin delisiyim . Ey mezarının başına üşüşmüş dolunayı bekleyen aynalı dede ! Bu kadar beklediğin yetmedi mi ? Hayıflanıp durduğun bahanelerden damarlarından kalbine giden yollar tıkandı artık . Bırak o yoluna çıkan avucunda biriktirdiğin çakıl taşlarını . At bir köşeye kalk yerinden ve yola çık . Gecenin karanlığını delip geçen dolunay misali Kararmış kalbini aydınlatsın diye beklediğin yarınlara … yola çık azizim … yola çık …