Paragraf komple müthiş ❥
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Türkiye kendi İslamî kimliğinden vazgeçse tehdide maruz kalmayacak. Türkiye'de ekseriyet dini, modernitenin çizdiği sınırlar içinde anlar; halbuki din, medeniyetin kurucu unsurudur. Bir medeniyeti ya bir din kurar ya da din gibi algılanan bir felsefi doktrin kurar. Burada iman edilen bir felsefi doktrini kastediyorum. Modernite de bir tür dindir. bir medeniyet doktrinidir. İçerisinde Hıristiyanlığa da, Islama da ancak onun çizdiği sınırlar dahilinde kalmak şartıyla yer vardır. Türkiye'de bu sınırlara uymayan bir İslam tasavvuru var. Dolayısıyla buradan bir çatışma doğuyor. Modernite, hayatı doğum ve ölüm arasında sınırlandırıyor. Buradan hız ve haz çıkıyor. Müslümansa ebedi hayatı hayata katıyor, hatta öncesini, kalubelayı dahi katiyor. Erzurumlu İbrahim Hakkı, "Dünyaya geldim gitmeye," diyor. Modernite için gitmek, bitmek demek ve gitmenin ötesi bir muammayken Müslüman için öyle değil. "Hayat-ı cavidanı bir şeyh-i kâmilden sual ettim/ Ölümden evvel ölmektir deyince intikal ettim" dizeleri, ölünün ihtirassızlığından yola çıkarak insanın yapmak zorunda olduğunu, ancak ihtiras sahibi olmaktan kaçınılması gerektiğini ifade ediyor. Moderniteyse ihtiras üzerine kuruludur. Dayanağı kendi varlığıdır ve o varlık modern insana, "Önce ben, hep ben," dedirtir. Müslüman'ın varlığıysa nefes alırken bile "Hû" der.
Reklam
Gitmek ile kalmak arasında sıkışıp kalan hüzün ile…
Sayfa 44 - KapıKitabı okuyor
Kaç defa demeli Niçin susar duyanlar Bir cevap bekliyor Gitmek ve kalmak arasında Asılı duran sorular
#Şehzade
Gitmek ile kalmak arasında sıkışıp kalan bir hüzün ile...
Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Adımlarım gitmek ile kalmak arasında mütereddit bekledi. İlk adımın acılığı yüreğimi kanattı. Sonrası geldi.
Sayfa 21 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Pencerelerin gerisinde kocaman yıldızların bulunduğu karanlık bir gökyüzü ve kocaman ağaçların olduğu karanlık bir bahçe var. Kraliçe bahçeye bakıyor. Orada, ağaçların yanında bir fıskiye var. Karanlığın içinde ağartı olarak görünüyor; uzun mu uzun hayalet gibi. Kraliçe konuşmaların ve müziğin arasında suyun boğuk şıpırtılarını duyuyor. Bakıyor ve düşünüyor. Siz hepiniz beyler, asil, akıllı zenginsiniz çevremi sarmışsınız, her sözümü takdir ediyorsunuz, siz hepiniz ayaklarımın dibinde ölmeye hazırsınız, sizlere hükmediyorum... Ama orada, fıskiyenin yanında, şu şıpırtıları çıkartan suyun yanında, benim sevdiğim kişi, bana hükmeden kişi duruyor ve beni bekliyor. Üzerinde ne pahalı bir elbise ne de değerli taşlar var, onu kimse tanımıyor ama o beni bekliyor ve geleceğime inanıyor ve ben de gideceğim. Ona gitmek, onunla kalmak ve onunla orada, bahçenin karanlığında, ağaçların hışırtısı altında, fıskiyenin şıpırtıları altında kaybolmak istediğimde beni durdurabilecek bir güç yok...
Sorular, hep sorular... Cevapsız kalan, beynini tırmalayan sorular. Delirmek, Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi'ne gitmek geçiyordu içinden. Ölene kadar orada kalmak, kendilerini akıllı sanan delilerin arasında itilip kakılmaktansa, hakiki delilerle yaşamak istiyordu.
Mustafa Hoca bu sefer kalmayı tercih etmişti. Şimdi de yaşatmak için kalmak gerekiyordu. Hayat, gitmek ve kalmak arasında git-gel yapmaya devam ederek onlara seçim şansı bırakıyordu. Bu seçimler de onların kaderlerini belirliyordu. Kendi kaderlerini seçmişlerdi,Ada’yı bırakmayacaklardı.
Sayfa 186Kitabı okudu
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Reklam
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Benim de kaderim bunların arasında olmak. Adı ne gitmek ne kalmak olan. "Yoruldum kendimi dolaşmaktan."
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
349 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.