Katman: 1.3
Dün ne halt ettim? Gelin bi' göz gezdirelim (Kendi kendime konuşuyorum). Arkadaşımın yanına ofise gitmiştim. Akşama doğru çıkmaya yeltendim. Merdivenlerden indim ve çıkışa doğru giden o koridorda ilerlemeye başladım. Akşamları koridor karanlık oluyordu ve herhangi bir ışıklandırma yoktu. Tam çıktığım esnada, çıkışın solundan içeriye doğru bir
Benim Annem Hiç Olmadı ki
Ben onu, hiç görmedim, Bu yüzden, tanımadan yazıyorum, Anneyi,anne sevgisini, Soranlara. Şöyle bir düşünüyorum da; Anne sevgisi, Olsa,olsa; Bir güneş ışığı, Ama sıcacık,sımsıcak,
Reklam
Kieve gitmistim ilk gün içimden geçirmiştim Burası sanki yanmış et kokuyor savaş çıkacak heryer kıyım kıyım olucak 6 ay sonra çıktı savaş Böyle giderse nükleer kullanıcaklar
Evimize gelişin güzeldi sonrası daha güzel
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim. Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş. Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm. Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım. Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
Ne yormak istedim seni nede yormak kendimi Çok çalıştım gitmeyede kalmayada Ikiside aynı acı.ikiside rezil... Daha öncede gitmistim ama böyle kalarak değil..!Can yücel
Can Yücel
Can Yücel
Önce Kaliteli İnsan, Sonra Kaliteli İş, Gerisi Gelir…
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor. Birinci yaşanmış hikâye Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Reklam
Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım, Gitmeye de kalmaya da… İkisi de aynı acı. İkisi de rezil… Daha önce de gitmiştim, Ama böyle kalarak değil…
Can Yücel
Can Yücel
Beni çağırdı diye gitmiştim aşkın peşinden Aldanıp sesine izledim onu Hangi fedakarlığı istediyse yaptım Sevgisine diyet hangi acıyı istediyse tattım Son bir umuttu aşk benim için Usanmadan peşinden koştum Ve onu gördüm, aşık oldum Çağırdığında baktım Konuştuğunda inandım Oysa göremedim Kirpikleri ardına gizlenmiş Kılıçları, hançerleri, okları Taç giydirir demişlerdi Benim tahtımı yerle bir etti aşk..... Huzur bulursun demişlerdi Gönül yurdumu tarumar etti aşk Sonunda ben de anladım Ne sahip olunurmuş aşka Ne de kendine sahip olunsun istermiş aşk.
Şöyle harika bir yere gitmiştim.
Öyle bir bunalımdayım ki erkek olsam tecili bozup askere gitmiştim
Reklam
28.04.2019
9 saat derse girmiştim, 500 tane öğrencinin nöbetini tutmuştum. Belki abartılı gelecek ama kirpiklerime kadar yorulmuştum. Telefonumun şarji okuldayken ilk defa o gün bitmişti. Köyün son aracına yetişip eve gelmiştim. Sabah 7'de çıktığım evden akşam 19.00'da dönmüştüm. Saat 21.00'da arkadaşlarım kapımı çalmıştı. Söylediklerini ilk
Darmadağın
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.