Dün ne halt ettim? Gelin bi' göz gezdirelim (Kendi kendime konuşuyorum).
Arkadaşımın yanına ofise gitmiştim. Akşama doğru çıkmaya yeltendim. Merdivenlerden indim ve çıkışa doğru giden o koridorda ilerlemeye başladım. Akşamları koridor karanlık oluyordu ve herhangi bir ışıklandırma yoktu. Tam çıktığım esnada, çıkışın solundan içeriye doğru bir
Ben onu, hiç görmedim,
Bu yüzden, tanımadan yazıyorum,
Anneyi,anne sevgisini,
Soranlara.
Şöyle bir düşünüyorum da;
Anne sevgisi,
Olsa,olsa; Bir güneş ışığı,
Ama sıcacık,sımsıcak,
Kieve gitmistim
ilk gün
içimden geçirmiştim
Burası sanki yanmış et kokuyor savaş çıkacak
heryer kıyım kıyım olucak
6 ay sonra çıktı savaş
Böyle giderse nükleer kullanıcaklar
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim.
Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş.
Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm.
Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım.
Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
Ne yormak istedim seni nede yormak kendimi
Çok çalıştım gitmeyede kalmayada
Ikiside aynı acı.ikiside rezil...
Daha öncede gitmistim ama böyle kalarak değil..!Can yücel
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor.
Birinci yaşanmış hikâye
Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım, Gitmeye de kalmaya da… İkisi de aynı acı. İkisi de rezil… Daha önce de gitmiştim, Ama böyle kalarak değil…
Beni çağırdı diye gitmiştim aşkın peşinden
Aldanıp sesine izledim onu
Hangi fedakarlığı istediyse yaptım
Sevgisine diyet hangi acıyı istediyse tattım
Son bir umuttu aşk benim için
Usanmadan peşinden koştum
Ve onu gördüm, aşık oldum
Çağırdığında baktım
Konuştuğunda inandım
Oysa göremedim
Kirpikleri ardına gizlenmiş
Kılıçları, hançerleri, okları
Taç giydirir demişlerdi
Benim tahtımı yerle bir etti aşk.....
Huzur bulursun demişlerdi
Gönül yurdumu tarumar etti aşk
Sonunda ben de anladım
Ne sahip olunurmuş aşka
Ne de kendine sahip olunsun istermiş aşk.
9 saat derse girmiştim, 500 tane öğrencinin nöbetini tutmuştum. Belki abartılı gelecek ama kirpiklerime kadar yorulmuştum. Telefonumun şarji okuldayken ilk defa o gün bitmişti. Köyün son aracına yetişip eve gelmiştim. Sabah 7'de çıktığım evden akşam 19.00'da dönmüştüm. Saat 21.00'da arkadaşlarım kapımı çalmıştı. Söylediklerini ilk
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla