“Derler ki toplumumuzun bilge kişilerinden biri evindeki bir pencereye üç güvercin yerleştirmiş. Biri öldürülüp tüyleri yolunmuş, üstüne de bir kâğıt bırakılmış. 'Bu dönme, en son gidecektir.' İkinci güvercin öldürülmeden yolunmuş. Onun üstündeki yazı 'Dönme beklenilenden biraz erken gitti,' imiş. Üçüncü güvercinse hem sağmış hem de tüyleri yolunmamışmış. Onun üstündeki kâğıtta da 'İlk önce gidecek olan bu,' yazılıymış.”
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Küçük, utangaç ve ürkek bir kızken kimse hiç kimse anlamadı. Bana en yakın olan siz bile anlamadınız. Belki kendim bile anlamadım. Şimdi sık sık bunu düşünüyorum. Ve o zamanki kendimi anlamıyorum. Çünkü mucizelere inanan, gerçekliğin ilk nefesiyle uçup gidecek olan narin, küçük beyaz çiçeklere benzeyen düşleri olan bir kızın yüreğini kadınlar
Geçenlerde bana küfürle karışık hakaret etmeye başladı.Bir hafta boyunca başka odada uyudum. Onu görmezdengeldim. Ne bir özür ne bir utanma vardı eşimde. Bir haftanın sonunda beni yatağa çağırdı hiçbir şey söylemeden.Sinirlendim. "Ben senin malın değilim; kovalayınca gidecek,çağırınca gelecek. İnsanım ben, onurum haysiyetim var!"dedim. Bir şey demeden gitti.Ne zaman mutlu değilim desem, "Altında araban, cebin
de kredi kartın var; çocuklarımız sağlıklı, karnımız tok, sırtım ız pek, daha ne istiyorsun?" diyor bana.
dünyayı allar pullar boyarlar gözünü;
Aklı olan hor görür süsünü püsünü.
Kimler geldi gitti, kimler gelip gidecek:
Al gitmeden alacağını, doyur gönlünü.
Dünyayı allar pullar boyarlar gözünü;
Aklı olan hor görür süsünü püsünü.
Kimler geldi gitti, kimler gelip gidecek:
Al gitmeden alacağını, doyur gönlünü.