Ebû Hüreyre radıyallâhü anh Hazretleri bir gün çarşıya çıkmıştı. Orada ticaretle meşgul olan bir topluluk gördü. Onlara: “Sizi buralarda görüyorum, hâlbuki mescitte Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in mirası paylaştırılıyor.” buyurdu.
Oradakiler süratle mescide gittiler, biraz sonra geri dönerek: “Biz, orada taksîm edilen bir miras görmedik.” dediler. Ebû Hüreyre (r.a.) Hazretleri:
“Ya ne gördünüz?” diye sorunca, “Biz, Kur’ân-ı Kerîm okuyan, Allâh’ı zikreden, ilim müzâkere eden bir topluluk gördük.” dediler.
Bunun üzerine Ebû Hüreyre Hazretleri şöyle buyurdu:
“İşte bunlar, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mirasıdır ki sizin dünyalık mallarınız gibi bir miras değildir. Bu miras, onun vârisleri arasında taksîm olunmaktadır.”
Nitekim Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurmuşlardır ki: “Muhakkak hakîkî âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Muhakkak peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bıraktılar; onlar ancak ilim miras bıraktılar. Artık ondan (ilimden) kim alırsa, (o peygamber mirasından) elbette tam bir nasip sahibi olmuş olur.”