Biz aşkı ustalarından, Yeşilçam'dan öğrenen insanlarız. Bizim için aşk; Hülya'nın Ediz'e, Gülşen'in Tarık'a, Türkan'ın Kadir'e bakışlarıydı. Münir'in Adile'ye sarılışı, Şener'in ne olursa olsun Ayşen için mücadeleyi bırakmayışıydı. Onlar sayesinde sevginin, özleminin, kavuşmanın, mücadele edebilmenin ne kadar büyülü olduğunu gördük. Bir insanın sevdiği için neler yapabileceğine, imkânsızların dahi nasıl dize getirildiğine şahit olduk. Onları izledikçe menfaatsiz ve tertemiz aşkların hayalleriyle büyüdük. Hangimiz kendimizi onların yerine koymadık ki...
Ve bir gün aşk kapımızı çaldığında; biz Türkan olursak karşımızdaki de Kadir olacak sandık. Filmlerdeki gibi "Mutlu Son" olacağına inandık. İşte orada yanıldık! Gelenler ne Kadir'diler ne de kadir kıymet bildiler. Sever dedik sevmediler, gitmez dedik gittiler, gelir dedik gelmediler... En sonunda anladık ki onlar aşk değil sadece misafirdiler.
"Aşk masal değil ki hep iyiler kazansın."