Doğu Anadolu en iyi koşullar altında bile pek konuksever değildir. 1916’da Ermenilerin göç ettirilmeleriyle toplumsal dokusu parçalanmıştı. Ermenileri göç ettirme kararı ise, Mustafa Kemal Gelibolu’yu savunmakla uğraşırken, İstanbul’daki İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından 1915 Nisanında alınmıştı. Bunun üzerine Ermeniler, aynı dini paylaştıkları için kendilerini koruyacaklarına inandıkları Ruslara yanaşmışlardı. Rusların elindeki Kafkas bölgelerinden gelen Ermeniler Rus ordusunda çarpışıyordu ve Türkiye’den gelen bazı gönüllüler de onlara katılmıştı. Ayrıca Osmanlı hatlarının gerisinde de Ermeni ayaklanmaları yaşanıyordu. Sarıkamış’taki yenilgiyle sarsılan ve Çanakkale’de de felaketle karşılaşacağından korkan İttihat ve Terakki hükümeti Ermeni ayaklanmalarının boyutlarını fazla abartmıştı. Sonunda yalnızca savaş bölgesindekiler değil, İstanbul ve İzmir’de yaşayanların dışında, Anadolu ve Trakya’nın çeşitli bölgelerinde bulunanlar da sınır dışı edilmişti. Böylesine acımasız bir hareketi İttihat ve Terakki liderliği “ Ya onlar ya biz” savıyla haklı göstermeye çalışmıştır. Sınır dışı etme eyleminin sonunda Osmanlı iletişim sistemi zayıfladığı gibi, Anadolu da neredeyse tüm zanaatkârlarından yoksun kalmıştı.
Sayfa 197Kitabı okudu
Yunan işgalinde yaşanan zorunlu göç trajedisinin, milli eğitim müfredatında asla yer almaması, neden yer almadığı, gerçekten üzülme düşünülmesi gereken bir hadisedir. Ermeni tehciri üzerine sayısız film çekilmişken, topluca imha edilmek üzere hedef alınan Türklerin bu zorunlu göçünün bir kez olsun filminin çekilmemiş olması, belgesel haline getirilmemiş olması, gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir hadisedir.
Reklam
Osmanlı demek; bilgili, görgülü, efendi, adap-erkan bilen insan demektir
Geçen senelerde Türk ve Bulgarların karışık yaşadığı bir köye gittim. Köyün yaşlısı bir Bulgar’la konuşurken söylediği bir cümle dikkatimi çekti. "Buradan bine yakın Türk göç etti. Ama gidenlerden sadece bir kişi Osmanlı’ydı." Bunun üzerine, hem bin kişinin Türk olduğunu, hem de bunlardan sadece birine Osmanlı demesinin ne anlama geldiğini sordum. Yaşlı Bulgar: "Osmanlı demek; bilgili, görgülü, efendi, adap-erkan bilen insan demektir" deyince ne demek istediğini anladım.
136 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Selçuk Baran’ın hikâyelerinde genel olarak umutsuzluk, yalnızlık ve hayat karşısında başarısızlığa uğrayan karakterler görürüz. Onun hikâyelerinde objektife yansıyanların çoğunlukla “küçük” insanlardan oluştuğunu da görürüz. Nedir bu küçük insan? Onlara sıradan yahut “o”, “bu”, “şu” demeye gönlüm elvermedi. “Küçük” tabiri ise onları hor görmek
Haziran
HaziranSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2020456 okunma
Cumhuriyet dönemi devrimler ve alimler
Şeyh Yahya ve ailesi iki kez bulunduğu topraklardan yurtdışına göç etmek zorunda kalmıştır. 1926 yılında ailesiyle birlikte yaşadıkları yerden ilk olarak Musul'a göç etmenin zorunluluğunun nedeni, tekke ve zâviyelerin kapatılmasına karşı çıkmalarıdır. Fakat Derşevî ailesinin birçok ferdi göç ederken, Şeyh Yahya göç etmeyerek Cudî dağındaki mağaralarda saklanmıştır. İkinci göçün sebebe de, 1932 yılında yapılan harf devrimidir. Bu uygulama bölgedeki bir- çok âlim ve mürşîdin tepkisini çektiği gibi, Şeyh Yahya'nın da tepe fertleriyle birlikte Suriye'ye göç etmek zorunda kalır. Şeyh Yahya, kisini çekmiştir. Bunun üzerine Şeyh Yahya, 1933
Sayfa 189Kitabı okudu
96 syf.
9/10 puan verdi
Keder
…………..…………………………………………………………… Yordanka Beleva (d. 1977) Bulgar öykü yazarı ve şairdir. Bulgar Filolojisi ve ardından Kütüphane Yönetimi alanında yüksek lisans, Kütüphanecilik ve Bilgi Bilimleri alanında doktora derecesine sahiptir. Keder, ünlü ödüllü çağdaş Bulgar şair ve yazar olan Yordanka Beleva'nın hikayelerinden oluşan bir
Keder
KederÎordanka Beleva (Yordanka Beleva) · Metis Yayınları · 08 okunma
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.