Ufalıyor alışkanlığın zincirini, Nicedir beklenen göçebe sıçrama; Ve uzun süren kış uykusundan, O vahşi soy yine açıyor gözlerini dünyaya.
Kendimden
Nefesim kalmıyor artık göçebe bir sevdaya
Reklam
Tüm yalnızlıkları mümkün kılan Birileri olmalı ya da kalbini Kederle onaran bir göçebe
Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orasıdır
Doğa ve İnsan
Anadolu'ya gelen eski göçebe* (dergide göçebe denilmiş fakat konargöçer denilmesini tercih ederim) Türkler de yüce dağların, ağaçların güçlü ruhlar barındırdığına inanıyor, onları Gök Tanrı'nın yeryüzündeki varlığının göstergesi olarak kabul ediyordu. Eski Türklerin inanışına göre, ağaçların da bir ruhu vardı ve gece ormandan geçerken, onları haberdar etmek için ağaca vurulurdu (Bugün bazılarının nazar değmesin diye tahtaya vurma alışkanlığı da bu geleneğin bir devamı). Türk mitolojisinde, hayat ağacı olarak kabul edilen "evliya ağaç", Tanrı'ya kavuşmanın bir yoluydu ve çoğunlukla meşe ve ardıça atfedilen kutsal ağacın küçük bir dalını bile kesmeye kimse cesaret edemezdi.
Türkmen adı eskiden yoktu. Türk yüzlü göçebe ulusların hepsine düpedüz Türk denilirdi ve her aşiretin kendine özgü bir unvanı vardı. Oğuz boyları kendi vilayetlerinden çıkıp Maveraünnehir ve İran beldelerine geldikten sonra burada çoğaldılar. İklimin tesiriyle bunların şekilleri Taciklere benzemeye başladı. Ama Tacik olmadıklarından Tacikler bunlara Türkmen dediler; yani Türk-mânend (Türk'e benzer).
Reklam
672 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
ŞEYH UÇMAZ MÜRİTLERİ UÇURUR!!
GÜZEL VE EVDE MAHKUM İNSANLAR MERHABA!! Bugün sizlere akademik olduğu için çoğumuzun belki okumayacağı bir kitaptan aklımda kalan bir kaç hususu sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Ülkemizde İlahiyat Fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan kitabı benim gibi sivri akıllılar okur mutemelen. Yakın zamanda vefat eden aydın bir ilahiyatçı olan Pr.Hasan
İslam Mezhepleri Tarihi
İslam Mezhepleri TarihiKolektif · Grafiker Yayınları · 2013124 okunma
366 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 3 days
İnceleme
Kitabında kurgusu ile fark yaratan ve birden fazla konuyu barındıran Pakistanlı yazarla tanıştım. İnsanın kendini bulduğu tabiat ortamı doyurucu bir şekilde anlatılmış. Okuyucuyu dağlar, buzullar, göller karşılıyor. Manzara kitabın sonuna kadar devam ediyor. Göçebe hayatı, doğal afet, barbarlık, cinayet, kayıp, ölüm, arayış, aşk, iç hesaplaşma ve batılı bakış açısının insan üzerindeki etkileri gibi birbiri ile harmanlanan temalardan insan motifine; kadına, kadının gücü ve acılarına değiniliyor. Zaman zaman karakterin (özellikle baş karakter Nadir'in) kendi üzerindeki etki ve sorgulama nedeniyle hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı hissine kapıldım. Yazar, insan toplumunda hor görülen, önemsenmeyen kesim adına (çobanın kızının ölümü ile bir devlet büyüğünün kızının ölümü kıyaslamasında) dikkat çeken satırlarla atıfta bulunmuş. Kitapta "baykuş imgesi" kullanılmış ve bu işin merak edilen kısmı. Benim için ağır ilerleyen bir okuma oldu. Belki yer yer bir konu üzerinde fazla yoğunluk olduğu içindir ya da tabiatın boğduran betimlemesi yahut hayal-gerçek arasını çözüme kavuşturabileceğim bir netlik bulamadığım içindir. Okunmasa bir şey kaybedilmez fakat vakit kaybıdır da diyemem, size kalmış. İyi okumalar..
Benden Öte
Benden ÖteUzma Aslam Khan · Erdem Yayınları · 201610 okunma
Sonra içime ve hatta dışıma kapandım.Küsmek gibi bir şey.Bir çeşit gölge fesleğeni.Bir çeşit olmayan hayat.Zaten hiç bir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.Epeyce göçebe yaşadım,sadece iki valizim oldu.Bir yığın insan tanıdım ama hep yalnızdım.
Didem Madak
Didem Madak
Bir göçebe kuş gibi Bir sarsak berduş gibi Alıp başımı gitsem ...
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.