245 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
"İnsan" Olmak
* evet tabii ki spoiler içerir _Okurken bazen kendimden geçtiğim hayretler içerisinde gülümsediğim... Maslow'un tabiriyle doruk deneyimler yaşadığım bir kitaptı Neden mi? Hemen izah etmeye başlıyorum... Diyor ya hani Bahtiyar Vahapzade: "Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah" youtu.be/hWEM9KHWlkA?si=... Bir
İnsan Olmanın Psikolojisi
İnsan Olmanın PsikolojisiAbraham Maslow · Kuraldışı Yayıncılık · 2020783 okunma
Hiçbir şey cehaletin çekingenliğine denk değildir, cehaletin cesaretinden başka. Cehaletin cüret etmeye kalkmasının nedeni, elinde bir pusulası olmasıdır. Bu pusula, gerçeğe dair bir önsezidir ve sıradan bir zihinde, karmaşık bir zihinde olduğundan kimi zaman daha açıktır. Bilmemek denemeye davet eder. Cehalet bir düştür ve merak eden düş, bir kuvvettir. Bilmek bazen alıkoyar ve sıklıkla da bir işten vazgeçmeyi önerir. Gama bilge olsaydı Fırtınalar Burnu karşısında geri adım atacaktı. Kristof Kolomb gökbilimci olsaydı Amerika'yı keşfedemeyecekti. Mont Blanc'a ikinci çıkan kişi, bir bilgin, Saussure oldu, ilk çıkan kişi Balmat ise çobandı. Bu arada, bu vakaların istisna olduğunu, bunların bir yasa olan bilimi hiçbir şekilde zedelemediğini belirtelim. Cahil bulabilir, sadece bilgin icat eder.
Sayfa 275 - 4.Basım, Nisan 2021
Reklam
·
Not rated
Küçük Prens
Kitapın olay örgüsü, Sahra Çölünde uçağı düşmüş bir pilotla başka *gezegenden gelen genç bir prens arasında geçiyor. Küçük Prensin 7 farklı gezegene gidip orada farklı olaylar gözlemlemesi ve sonuncu gezegen olan dünyaya gelip birtakım gözlemlerini deneyimlemesi sonucu hikaye şekilleniyor.Birbirlerine yaptıklarından, gezdikleri yerlerden, tanıştıkları insanlardan bahsederler. Pilot Küçük Prens’in anlattıklarını ve yaşama bakış açısını dikkatlice dinler. Ayrılık vakti geldiğinde Küçük Prens gezegenine ve Yazar da evine dönmelidir. Pilot yaşadıklarını hiç kimseye anlatmaz. Olayın üzerinden 6 yıl geçer. Pilot minik dostunu her zaman hatırlamak için yaşadıklarını kaleme almaya karar verir. Her yaştan insanın kendine göre içinde bulabileceği çok farklı hikayeler ve anlamlar barındıran bir kitap. Hikaye çok katmanlı ve yorumlara açık ve herkes kendine göre bir şeyler bulabilir bu hikayede. *gezegen - Gezegen dedik ama kitaptaki adı Asteroid B612. 1909'da bir Türk Gökbilimci tarafından keşfedilmiş.
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015234.8k okunma
"Yıldızlara iki şekilde bakılabilir ya oldukları şekilde ya da olmalarını dilediğimiz şekilde." Gökbilimci Carl E. Sagan.
318 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Titanic battığı gece, beraberinde çok değerli bir şeyi de götürmüştü: İranlı şair, gökbilimci, matematikçi Ömer Hayyam’ın tek yazma nüshasını.. Semerkant’tan Atlas Okyanusu’na uzanan bir hikaye. Kitap 4 bölümden oluşuyor. İlk bölümler Selçuklu İmparatorluğu zamanları; Ömer Hayyam’ın hikayesini ve rubailerini konu alıyor. Vezir Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Hayyam’ın kesişen yollarını ve yaşadıklarını okuyoruz. Amin Maalouf’un kalemi her zamanki gibi akıyor. Son iki bölümde ise yakın tarih konu alınıyor. Rubailerin Batı’da yayılmasıyla onlardan etkilenip çocuklarına ikinci isim olarak Omar veren bir ailenin çocuğu olan Amerikalı Benjamin’in Rubaiyat’ın yazılı tek nüshasını arayışını okuyoruz. Onun İran anıları, yaşadıkları ve Titanic’te son bulan bir serüven. Kitabın bu kısmını baştaki akıcılıkta bulmadım; tempo düşüyor, yer yer kopukluklar dikkati dağıtıyor. Bütününde kitabı bir tarih kitabı olarak değil bir roman, kurgu olarak okudum. Bu anlamda güzel bir kitap. Halihazırda çokça okunmuş olan bir kitap; ben de geçeyim dedim bir rubai esintisinden.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061.6k okunma
Gökbilimci bu keşfini bir Uluslararası Astronomi Kongresi'nde büyük bir sunumla açıkladı. Ama tuhaf giysileri yüzünden kimse ona inanmadı. Büyük insanlar böyledir işte.
Reklam
Hiç kimse bilginizin şafağında yarı uykuda beklemekte olan dışında bir şey bildiremez size. Tapınağın gölgesinde, müritleri arasında yürüyen öğretmen, bilgeliğinden değil, inancından ve şefkatinden verir. Gerçekten bilgeyse, sizi kendi bilgelik evine girmeye çağırmaz, kendi aklınızın eşiğine götürür. Gökbilimci size uzayı nasıl kavradığından söz edebilir, ama kendi kavrayışını size aktaramaz. Müzisyen size bütün uzaydaki ritmin şarkısını söyleyebilir, fakat size ritmi yakalayan kulağı ve yankılayan sesi veremez. Sayılar biliminde hünerli birisi size ağırlık ve ölçü diyarlarından söz edebilir, fakat sizi oralara götüremez. Çünkü bir insanın bakışı kanatlarını bir diğerine ödünç veremez.
Bilmemek denemeye davet eder. Cehalet bir düştür ve merak eden düş, bir kuvvettir. Bilmek bazen alıkoyar ve sıklıkla da bir işten vazgeçmeyi önerir. Gama bilge olsaydı Fırtınalar Burnu karşısında geri adım atacaktı. Kristof Kolomb gökbilimci olsaydı Amerika'yı keşfedemeyecekti.
Sayfa 275 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1610 Ocak ayının ilk günlerindeki yıldızlı bir gecede, Galileo Galilei adlı Toskanalı bir gökbilimci, gözü tasarladığı bir tüpün ucuna dayalı, geç saatlere kadar ayakta kalmıştı. Bu tüp, nesneleri yirmi kat büyütebilen bir teleskoptu.
“Göklü bir hükümdara beslenen inancın yeryüzü hükümdarlarına da saygı uyandıracağına inanan Napoléon, Laplace’in büyük yapıtı Celestial Mechanics’de Tanrı adının neden hiç anılmadığını sorunca, büyük gökbilimci, ‘Efendimiz, o varsayımla işim yok benim’ diye karşılık vermişti. Tanrıbilimciler diş biliyorlardı tabii, ama Laplace’a olan öfkeleri, tanrıtanımazlık akımı ile devrim Fransa’sının türlü azgınlıkları karşısında duydukları korku yanında hiç kalıyordu. Hem o güne dek gökbilimcilere açtıkları her savaş boşuna çaba olmuştu.”
Sayfa 40 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kuyrukluyıldızlar Güneş Sisteminin oluşumundan kalma buz ve kaya kütleleridir. Arkalarında uzanan uzun kuyruklarıyla -sadece resimlerden olsa da- hepimizin çok iyi tanıdığı iyi bilinen fotojenik kuyrukluyıldızlar, aslında Güneş Sistemini tıpkı yumurta sarısının etrafındaki kabuk gibi çevreleyen, en yakın yıldızların neredeyse yarı mesafesinde bulunan çok büyük bir kuyrukluyıldız bulutundan Güneş Sisteminin iç kısmına nadiren gelen ziyaretçilerdir. Bu bulut, kuyrukluyıldızlarla ilgili çalışmalar yapmış ve kabuğun özelliklerini hesaplamış olan gökbilimci Jan Oort'tan dolayı Oort Bulutu olarak bilinir.
Drake Denklemi, 1950'lerin sonuna doğru ilk yapay Dünya uydularının fırlatılmasıyla beliren uzay heyecanının bir sonucuydu. O zamanlar Frank Drake, Virginia'daki Green Bank radyo gözlemevinde çalışıyordu ve yalnızca başka akıllı medeniyetlerin bulunma olasılığıyla değil, onlarla radyo teleskoplar kullanarak iletişim kurma ihtimalleriyle
Çoğu gökbilimci, Ay'ın Güneş Sistemi oluştuktan yaklaşık 100 milyon yıl sonra Mars boyutundaki bir nesneyle Dünya arasındaki muazzam bir çarpışma sonucu meydana geldiği konusunda hemfikirdir. Çarpışmadan doğan enerji Dünya'nın kabuğunu eritmiş ve gezegeni arıtmıştı, böylece yaşamın başlaması için “beyaz bir sayfa" açılmıştı. Bu olaydan sonra aşağı yukarı 600 milyon yıl boyunca Dünya ağır ama giderek azalan bir bombardımana maruz kalmaya devam etti. Bombardıman sona ermeden önce yaşamın birkaç kez başlamış ve yok olmuş olması olasıdır. Bu sürecin sona ermesinden önce Geç Dönem Ağır Bombardıman' adıyla anılan nihai bir yıkımın gerçekleştiğine dair bazı tartışmalı kanıtlar var, fakat Lineweaver bu fikri destekleyen herhangi bir kanıt bulmamıştır. Üstelik Geç Dönem Ağır Bombardıman gerçekleşmiş olsa da olmasa da, sonraki sav etkilenmez. Her iki durumda da uzun bombardıman sona erince yaşam başladı. Lineweaver, eğer yaşam evrende nadir olsaydı "biyojenezin Dünya'da olduğu kadar hızlı gerçekleşmesinin" olanaksız olduğu yönündeki ortak düşünceye bilimsel bir açıklama getirir.
Atatürk sayesinde sözü dinlenen çağdaş bir toplum olduk .
Küçük Prens’in geldiği gezegenin “Asteroid B-612” olduğu konusunda yabana atılamayacak kanıtlarım var. Bu gezegeni bir zamanlar teleskopla ilk kez gören biri olmuş: 1909’da bir Türk gökbilimcisi.Bu konuda hazırladığı raporu Uluslararası Gökbilimciler Kurultayı’na sunmuş. Ama başında fes, ayağında şalvar var diye sözüne kulak asan olmamış. Büyükler böyledir işte. Bereket versin, Asteroid B-612’nin onurunu kurtarmak için dediği dedik bir Türk önderi tutmuş, bir yasa koymuş: Herkes bundan böyle Avrupalılar gibi giyinecek, uymayanlar ölüm cezasına çarptırılacak. 1920 yılında aynı gökbilimci bu kez çok şık giysiler içinde Kurultay’a gelmiş. Tabii bütün üyeler görüşüne katılmışlar.
Dürer'in Nürnberg'deki evi.
1509 ve 1528 yılları arasında eşiyle birlikte yaşadığı bu evde Dürer, sayısız eser üretti. Günümüzde müze olarak kullanılan beş katlı ev 1420 yılında inşa edilmişti. Dürer, bu evi gokbilimci ve tüccar Bernhard Walther'in varislerinden almıştı. s.90
1,249 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.