Gökçen

Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.
Sayfa 178 - PegasusKitabı okudu
Reklam
Ben inanma arzusuyla cezalandırılmışım fakat; nasıl inanacağım, kime inanacağım, inandığımı kaç defa kaybedip kaç kez yeniden bulacağım? Esas soru budur Şevket. Senin kafan rahat, senin böyle dertlerin yok. Yaşamak senin üstüne saldırmıyor; ben kendi varlığımı her gün sırtımda ziftten bir haç gibi gittiğim her yere taşıyorum, ben her şeyi bir tür ağırlık gibi yaşıyorum, ben birini ya da bir şeyi ancak devasa bir yük gibi anlıyorum. Bir kalksam ayağa, bir dikilsem, bir doğrulsam, bir kendime gelsem, kendim denen şey neresidir onu bir bilsem işte o zaman ben de muhakkak ki dik durup dünyaya doğru esneyeceğim, genişleyeceğim, hafifleyeceğim.
Sayfa 27 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
En canınızdan bezip "Benden bu kadar," dediğiniz anlarda, bir oyunbozan çıkar ortaya. Kendinizi yok etmeyi, en azından yok saymayı düşündüğünüz bir anda, birisi bir kahve ısmarlayıverir; ve bir kahveye fit olup, yaşama devam etmeye karar verirsiniz. Değişen bir şey yoktur tabii -ve bu kimse yeni biri de değildir. Bu iyi niyetli olduğunu sanılan, o anda yaptığının farkında olmayan insanlar yüzünden yüzlerce intihar önlenir; yüzlerce kopuk yaşam, çürük de olsa yaşamınızın rengine uymayan renkte iplikle dikilir. Önüne bakıp da renk farkını gören, daha fazla dayanamaz; ama nasılsa bu pek sık rastlanan bir şey değildir.
Sayfa 79 - İletişim YayıneviKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Ne desem, hani olur ya günün birinde, deniz kıyısında kayalık bir yere gitmişsinizdir; elinizde bir şarap şişesi vardır; ayaklarınız çıplaktır; dalgaları seyretmişsinizdir. Ya da böyle bir şeyi hayal etmişsinizdir -pek farkı yok nasıl olsa... Boş bulunup da birine anlatırsanız- ki başka türlü bir şey anlatılmaz- en geç iki iç gün sonra "Gel!" der, "sana sürprizim var." Hâlâ alık alık bakarsınız, ve ayıptır söylemesi, bu yaşa gelmişsinizdir, hâlâ bir şey bekler, sürpriz bir şey olacak sanırsınız. (Tüm sürprizlerin!.. Sizden çalınanlarla gerçekleştiğini ve yeni bir şey gibi sunulduğunu unutup -size de müstahaktır ya, neyse...) Sizi, sizin kayalığınızdan daha alçak bir kayalığa götürür, elinize daha aşağılık bir şarap verir, ve "Hadi," der, "hadi, mutlu ol."
Sayfa 11 - İletişim YayıneviKitabı okudu
İşte bu nedenle, acılaşan insanlar için, ünlü kahramanlar da, deliler de bitmez tükenmez bir merak kaynağıdır; çünkü onlarda yaşam korkusu da yoktur, ölüm korkusu da. Kahramanlar olsun, deliler olsun tehlikelere aldırmaz, kim ne derse desin bildiklerini okurlar. Deli intiharı seçer, kahraman bir dava uğruna kendini feda etmeyi, ama ikisi de ölür.
Reklam