Gönderi

Kıral eskiden çok ciddi idi. Kimse ile eğlenmezdi. Fakat bir zamandır yeni adet çıkarmış herkesle eğlenmeğe başlamıştı. Vezirler buna ses çıkaramadıkça işi ileri götürerek nükte ve alayı hakarete vardırır olmuştu. Bu sefer de böyle oldu. Meclise derin bir sessizlik çöktü. Yamzu herkesten az içtiği için meclisi idare etmek istiyordu. Kırala gizlice bir şeyler söyledikten sonra kıralın gülümsediği ve İlânasam’a bakarak: "Haydi bize türkü söyle de eğlenelim" dediği görüldü. İlâna‐sam saygı ile ayağa kalkıp kıralı selamladıktan sonra okumaya başladı: Şehvet denilen bağda bir akşam ayılan kız, Her gün yeni bir kalbi sokan ruhu yılan kız! Artık yeter, uğrunda akan gözyaşı dinsin! Ey handesi bin ev yıkan, âfet sayılan kız, Kaçsan da, boğulsan da, gebersen de benimsin! Dünyayı saran şerrine kan perdesi insin, Şehvet denilen bahçede her gün bayılan kız! Ya kaç buradan, bir mezarın altına giresin. Yahut beni sarsan sonu yok kine esirsin, Ey aşkı sefil, kendisi lâkin tapılan kız! Türkü okunurken birkaç tas şarap daha içen kıralın başı dönmeğe başlamıştı. İlânasam’a sordu: ‐ Bunu sen mi yazdın? ‐ Evet Kıral Hazretleri! ‐ Güzel yazmışsın. Ya bestesini kim yaptı? ‐ Onu da ben yaptım Kıral Hazretleri! ‐ Aferin. Vezir olunca böyle olmalı. Şunu bir daha oku bakayım... Kıral, her mısrada birkaç yudum daha içiyor ve gözleri dönüyordu. Türkü bittiği zaman coşkunun en yüksek derecesini bulmuştu. Dayanamadı. Aşka gelerek elindeki şarap tasını "yaşa be vezir" diye haykırarak İlânasam’ın başına fırlattı. Bereket versin ki kıral iyi nişanlayamamıştı. Yoksa tas isabet etseydi vezirin hali pek acıklı olacaktı. İlânasam tehlikeyi atlatmıştı. Fakat ötekileri düşünce almıştı. Her türkü söyleyene bir tas atılırsa bunlarda bazılarının hedefe vurmaları ihtimali düşünülmeyecek gibi değildi. Netekim kıral şimdi de Ziza’ya türkü söylemesi için buyruk vermişti. O da uzaktan iyi görmeyen gözlerini kırpıştırarak okumaya başladı: Ey gözlerinin rengi bütün ruhumu sarsan! Gönlümde bugün açtı siyah renkli çiçekler. Bir gün beni rüzgârlara kalbinle sorarsan Can verdi senin uğruna çoktan diyecekler. Tâ kalbe giren gözlerinin şûlelerinden Gel sevgili, gel sen bana bir semli kadeh sun! Hiç titretmemiş kalbimi oynattı yerinden, Oynattı evet sendeki baş döndüren efsun! Ey gözleri hançer gibi keskin dişli kaplan! İster bana aşkın bütün âlâmını çektir. İster beni öldürmek için sineme saplan. Ölsem bile aşkım seni takip edecektir.
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.