Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

328 syf.
3/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Okuması çok zor olan bir kitabın, yazması çok daha zor olan incelemesinden merhaba. Yalnızca 1000Kitap üzerinde bile nerdeyse 9 puanlık bir değere sahip olan, binlerce kişi tarafından hayranlıkla bahsedilen; benim nezdimde ise çok rahatsız edici bir okumanın ürünü olan bu kitap insanlık tarihinin kara lekelerinden birini, Bosna Savaşı'nda hayatı altüst olan bir Boşnak kızını ve başına gelenleri anlatıyor. Öncelikle belirtmek istediğim bir nokta var: İncelememde tarihsel gerçekleri yorumlamayı düşünmüyorum. Sırplar ve Bosnalı Müslümanlar arasında yaşanan, tarihin en büyük utançlarından birini kenara koyuyorum çünkü bu konuda ne yazık ki henüz yorum yapacak kadar bilgi sahibi değilim. Aslında kitap içinde yazar tarafından tarihi figürlerden bazılarına da manipülatif ifadelerle yer verildiğini görüyoruz, örneğin Aliya İzzetbegoviç, Süleyman Demirel, CNN muhabiri Christiane Amanpour gibi. Yazar roman akışında pek çok isme dair görüşlerini karakterlerin ağzından aktarıyor, ancak belirttiğim gibi yanlış bir şey demektense hiç konuşmamanın daha doğru olduğu kanaatinde biri olarak tarihi gerçeklikler üzerinden hiç yorum yapmayacağım, belki ilerde yeterli bilgiye sahip olduğumu hissettiğimde bu kısmı düzenleyebilirim. İncelememin devamında bu bir edebiyat ürünü olarak sunulduğu için roman eleştirisi yapacağım. --- Ve tekrardan merhaba. Sinan Akyüz'ün yaklaşık 6-7 sene Piruze kitabını henüz lisedeyken incelemiş ve çok basit bir anlatımı olduğunu düşünerek kenara bırakmıştım. O günden sonra defalarca kez İncir Kuşları romanının bir şaheser olduğu ve mutlaka okumam gerektiği bana telkin edildi. Yazarın anlatım tarzının basitliği nedeniyle cazip gelmediğini söylediğimde ise "Bu kadar büyük acılar anlattığı için böyle bir anlatım tarzını kullanıyor olabilir." denildi, evet aslında mantıklıydı ve yıllar sonunda İncir Kuşları'nı her şeye rağmen heyecanlanarak okumaya karar verdim. Ancak şu anda kitabı bitirmişken fark ediyorum ki sorun anlatımın basit olması değil, kalitesiz ve yavan olmasıymış zira çok basit ifadelerle bile yazılmış şaheser kitaplar okumuştum. Kitabı iki kısımda ele alabilirim. İlk kısım görenlerin saniyesinde aşık olduğu, bakmaya bile kıyamadığı güzellikte Boşnak genç kız Suada Hatiboviç'in konservatuardaki ilk günüyle başlıyor. Daha ilk sayfalarda, Suada rüyalarında gördüğü beyaz atlı prensle konservatuarda karşılaşıyor ve aralarında masal gibi bir aşk başlıyor. Evet temiz ve güzel bir aşktı anlatılan ama içinde o kadar çok mantık hatasını, o kadar hızlı gelişen olayları, "Senden ayrı kalmak savaşların en büyüğü aşk diyarımın prensi" gibi aşırı zoraki diyalogları, sayısız cinsiyetçi ifadeyi barındırıyor ki okuduğum her cümlede gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. Gerçekten bu kısımlar Kanal 7 dizisi izliyormuşum hissiyatından öteye taşımadı beni. Hiçbir betimleme yok, güçlendirilmiş karakterler yok, işlenmiş olay örgüsü yok; yalnızca hızlı hızlı gelişen eylemler ve arada geçen yapay konuşmalar var. Sürprizbozan vermemek için ilk kısma dair yorumlarımı bununla sınırlı tutuyorum. İkinci kısımda ise çarpıcı gerçeklere geliyoruz: SAVAŞA. Her gün özgürlüğe uyandığım, tırnağım kırılsa nazlandığım, neşeyle güldüğüm, yürüdüğüm, yaşadığım bu hayatta savaş kavramını hayal etmenin bile mümkün olduğunu pek sanmıyorum. Ancak okuduklarımız, izlediklerimiz, o günlerden kalmış hatıraların sınırlı parçaları bizi savaşa dair az buçuk bilgi sahibi yapıyor, onları bile yüreğimiz kaldıramazken birilerinin bu gerçekleri yaşamış olduğunu kabul etmek oldukça zor. İncir Kuşları da bize savaşı, daha doğrusu bir soykırımı anlatıyor. Aslında ele aldığı konu öylesine çarpıcı ve etkileyici ki, burada yanlış bir ifade kullanmaktan çok çekiniyorum ve eğer istemeden kötü bir ifade kullanırsam lütfen doğrusunu öğrenmem için beni uyarın. İşte kitapta olanlar... Sistematik olarak her gün onlarca kişi tarafından tecavüz edilmiş kadınlar, şiddet mağduru yaşlılar, çocuklar, dile getirmekten bile rahatsız olduğum işkencelere katlanmak zorunda kalmış insanlar... Kitapta bunlar anlatılıyor ama bilmiyorum, çok rahatsız ediciydi. Bahsettiğim şey savaş gerçeklerinin rahatsız edici olması değil, bunların anlatılış tarzıydı. Gerçekten sayfalarca tecavüz sahnesi okudum ama bunlar öylesine olağan şeylermiş gibi anlatılıyor ki, bilemiyorum tüylerimi diken diken etti. Bir yerden sonra atladığım sayfalar oldu, merak ettiğim tek şey hikayenin sonuydu. Tecavüzün, işkencenin ne kadar dehşet verici şeyler olduğunu biliyorum ama bana kalırsa bu öylesine basit ve kalitesiz bir kitap ki, korkunç bir işkenceden çıkmış insanların hikayesini bile hala mantık hatalarıyla dolu diyaloglar üzerinden anlatıyor. Bu diyaloglar da olabilecek en sığ şekilde yapılıyor. Gözlerinin önünde çocuklar, kocası, annesi öldürülmüş, defalarca kez tecavüze uğramış bir kadın (şu cümleyi yazarken bile tüylerim diken diken oldu) böyle bir acıya rağmen kardeşiyle konuşurken "Babam da öldüyse bittik biz" gibi yavan bir cümle kuruyor, esir kampında hayata tutunmaya çalışan kadının ağzından "Şimdi yandık biz" gibi salak ve basit bir cümle çıkıyor. Koskoca bir soykırım hikayesi bu kitapta Sırp askerlerin Müslüman kadınlara "Seks partimiz nasıldı, benim kahraman Sırp oğlumu doğuracaksın" diyaloglarından yürüyor. Gerçekten çok çok rahatsız ediciydi. Tekrar ediyorum, savaş gerçeklerini düşünmenin bile rahatsız edici olduğunu ve Bosna Savaşı'nda aklımızın ucundan bile geçemeyecek dehşet olayların yaşandığını biliyorum. 20. yy'da yaşanmış böyle bir dehşetin hep anılması ve bu utancı insanlığın tanıması için bilimsel kaynaklarda olduğu kadar, sanat eserlerinde de yer verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Ancak ne yazık ki İncir Kuşları onlardan biri değildi, ortaya konulmuş özel hiçbir şey yoktu. Bu kitaba dair çarpıcı olan tek şey savaşın salt kendi gerçekliği, orada yaşanmış olanlar. Ne yazık ki İncir Kuşları romanı da yazarının seçmiş olduğu bu çarpıcı konunun ekmeğini yiyor. Bu okumadan bana kalanlar bunlar...
İncir Kuşları
İncir KuşlarıSinan Akyüz · Alfa Yayınları · 202126,3bin okunma
··
193 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.