Dilinde tüy bitmek
ADAMıN BİRİ gevezeliği ile meşhur olmuş . Ne sustan ne durdan bilmez, ağzını bir kere açtı mı, kırmadık pot, devirmedik çam bırakmazmış . Aklı da biraz
kıtçaymış hani. Ağzından çıkanı kulağı şitmeyen cinstenrniş. İşte bu yüzden başına olmadık işler açılır, beklenmedik belalara bulaşırmış.
Dostları ikaz etmiş, sevenleri ricada bulunmuş, büyükleri akıl vermiş :
"Dilinin belasını çekiyorsun. Biraz konuşma, biraz
sus. Ağ ından çıkana dikkat et. .. "
Şakacı bir arkadaşı bir gün gevezeye şöyle bir tavsiyede bulunmuş:
"Dostum aslında senin pek kabahatin yok. Senin dilin kaygan. O yüzden böyle çok konuşuyor, dilini tutamıyorsun . Bak kulağa! Hiç sesi çıkıyor mu? Bak buruna! Çıt çıkarmıyoL Demek ki, senin dilin de onlar gibi
hareketsiz dursa, kımıl kımıl oynamasa; uyuşacak, zamanla pasIanacak ve kayganlığını kaybedecek, sen de
gevezelik edip başına olmadık dertler açmayacaksın.
Farzedelim diline darı ektin, buğdayektin. Onların
büyüyüp göğermesini bekliyorsun. Ağzını açmayacaksın, dilini oynatmayacaksın, bekleyeceksin. Oldu mu?"
"Ee .. bir deneyelim .. " demiş geveze. Bu öğüdü cidden ciddiye almış . Uzun bir süre susmuş. Selam vermişler, almamış. Bir şey sormuşlar, cevap vermemiş ...
Bu kez de etrafındakiler; "ne oldu buna" diye meraklanmışlar Çok ısrar edenlerden birine:
Artık konuşamıyorum. Çünkü dilimde tüy bitti "
demiş .
•••
Bu deyim, hikayesindeki mananın tersine, "tekrar
tekrar söylemekten usanmak, bıkmak anlamında" kullanılır
35
Eşekliğine vermek
ADAMıN BİRİ, eşeğine binmiş, tren yolundan geçiyormuş . Görüp yakalamışlar, elli kuruş ceza almışlar. Bu sırada , tren hattından başı boş geçen bir
eşek daha tutmuşlar. Sahibini bulup, ondan da beş kuruş ceza almışlar. Elli kuruş ceza ödeyen adam:
"Benden elli kuruş aldınız da öbür eşekten neden
beş kuruş alıyorsunuz?" diye sormuş.
"O eşektir de ondan!" demişler.
Adamcağız :
"Öyleyse benden de beş kuruş alın, üst tarafını
eşekliğime verin olmaz mı ağalar" demiş .
•••
Bu deyim, "beni affedin, mazur görün" manasında
kullanılır.
61
Kadının fendi, erkeği yendi
ANADOLU ZENGİNLERİNDEN biri, ara sıra İstan-
bul'a gider, mal alır gelirmiş. Bu gidişierden birin-
de güzel bir kadınla tanışmış, evlenmiş. Bundan sonra
İstanbul a gidişIeri pek bi sıklaşmış; üstelik bir gitti mi,
uzun zaman dönmezmiş . Bu hal memleketteki hanımcığının yüreğine kor ateşler düşürmüş; kuşkulanmış,
huylanmış .. Uzun uzadıya araştırdıktan sonra kocası
nın İstanbul da da evlenmiş olduğunu öğrenmiş. Hiç
ses etmemiş . Bir hile, bir oyun tertip etmiş.
Bir gün, İstanbul daki kadının anasının ağzından
bir mektup yazdırıp başkasının eliyle postaya verdirtmiş . Mektupta, "Eşiniz öldü acele geliniz" yazıIıymış .
Adamcağız, mektubu alır almaz, hemen yol hazır
lıklarına başlamış .
Karısı :
"Ben senden şüpheleniyorum. Sen orada evlenmiş
sin. Gitmeden önce üç talak üzerine oradaki karını boşadığına yemin et. Yoksa çoluk çocuk peşine takılıp biz
de geleceğiz . Ya da gitmeyeceksin" demiş. Adam, ken-isine kalacak mirası düşünür ve illa gitmek istermiş .
Ama madem karım öldü boşasam da bir şey farketmez
deyip, şahitlerin huzurunda karısını boşadığına dair
büyük yemin etmiş . O zaman kadın kendisine bir oyun
tertip ettiğini anlatmış. Adamcağız ne yapsın oturmuş
kalmış , Kadının fendi, erkeği yendi" demiş .
•••
Bu deyim, kadınların bazen ince zeka ürünü oyunlarla erkekleri fa ka bastırdıklarını anlatmak için kullanılır.
99
Keyfimin kahyası mısın?
YÜK TAŞIMAKTAN bıkıp usanan bir deve, başını almış, dağlara kaçmış. Sık ormanlar, bol otlu yerlerde dolaşıp gezerken, kendisi gibi kaçkın bir eşek görmüş. Onunla arkadaş olmuşlar. Bol bol gezmişler, tozmuşlar, yemişler, içmişler. Rahatlık onlara yaramış; iyice semirrnişler. Eşek semirdikçe, başlamış keyfe gelip
anırmaya ...
Deve:
"Yapma arkadaş, şurada rahat rahat yaşayıp gidiyoruz. Sesini işitirler, seni de beni de yakalarlar götürürler. Yine sırtımız yükten kurtulmaz. Çektiklerini unuttun mu? Yapma etme" dedikçe eşek:
"Keyfimin kahyası mısın? Şiir okuyorum, gazel söylüyorum" der.
Bir gün avlanmaya çıkan birkaç köylü, ıssız ormanıarda eşeğin amrmasını işitirler. Sesin geldiği tarafa
doğru aramaya koyulurlar. Birde ne görsünler? Başıboş
semiz bir deve ile başıboş semiz bir eşek. Hemen ikisini de yakalarlar. Avcılardan akıllı birisi der ki:
"Biz bunları ormanda bulduk dersek, köy ağası ikisini de elimizden alır. Bunun iyisi, eşeği ağanın oğluna
hediye edersek, deve bize kalır.
Hepsi de bu düşünceyi beğenirler. "Aman ne iyi akıl
ettin" derler.
Köy uzakça imiş . Eşeği ağamn oğluna verip deveyi
kurtarmayı akıl eden köylü bu sefer de:
Eşeği köye kadar yaya götürürsek bir parça zayıf-
lar. Gelin, bunu deveye yükletelim; bozulmadan köye
kadar gitsin" der.
Eşeği deveye YÜkletirler. Eşek yüzünden başına gelenlere cam sıkılan deve, bir de onun köye kadar
sırtında taşımak zorunda kalınca, ondan öç almaya
karar verir. Bir çare düşünüp dururken, yolun derin
uçurumlu bir yerine gelirler. Oradan geçerken, deve
zıplamaya başl ar. Eş ek yukarıdan :
"Aman arkadaş, ne yapıyorsun? Altımız uçurum,
Şimdi düşeceğim , Yapma, oynama" diye yalvarır ,
Deve ise:
"Keyfimin kahyası mısın? İçim coştu, harmandalı
oynuyorum" diye karşılık verir. Ve deve böyle zıplaya
zıplaya eşeği uçurumdan aşağ ya düşürür.
•••
Bu deyim, "bana ne kanşıyorsun, istediğimi yapa-
nm" manasında kullanılır.
105
Küplere binmek
VAKTİ ZAMANINDA bir köy camiinde, vaiz efendi
cemaate nasihat ediyormuş . Kurban Bayramı'mn
arefesi imiş. Vaiz:
"Ey Muhammed Ümmeti" demiş . Yarın kurbanları
mzı keseceksiniz. Bilesiniz ki, bu büyük bir sevaptır.
Kestiğiniz kurbanları Allah kabı1l etsin. Şunu unutmayın ki, köyümüzde fakir fukara çoktur. Fukaraya et dağıtınız. Evceğizleri şenlensin. Hem böylecesevabınıza
sevap katarsınız, Bugün kurban ettiğiniz hayvanlar yarın Sırat Köprüsü' nde sizlere binek olacak,"
Cemaatin içinde saf yürekli bir delikanlı varmış,
Buncağızın anası olacak kadın pek bi dmriymİş, Kurbanı kesmesine kesermiş ama, zırnık lokma kimselere
dağıtmaz, kavurma eder küplere bastırırmış , Delikanlı
vaazdan sonra usul usul vaiz efendinin yanına varıp:
"Hocam, benİm ana m kurbanı kesmesine keser de,
kimselere dağıtmaz, kavurma eder küplere bastırır.
Acaba o sıratta neye binecek?" diye sormuş,
Vaiz, delikanlının bu samimi sorusuna şaka ile karışık cevap vermiş:
"Oğlum senin anan da küplere binecek! "
•••
Bu deyim, hikayesindeki anlamından çok farklı olarak, "çok kızmak, öfkeden delirmek" manasında kullanılır.
113