"Kıza her ne sapıkça bir şey dediysen yüzü domates gibi oldu, uyuz Gürsoy."
Gökçe'nin bana neden sürekli böyle hitap ettiğini bilmiyorum ama bu halleri, birbirimize ters düştüğümüz hallerinden çok daha iyiydi.
"Öp benim yerime onu."
"Dudaktan mı, yanaktan mı?"
Kahkahamı bastırmak yerine serbest bıraktım çünkü hemen yanında duran Nisa'nın o utanç dolu çığlığını duymamak mümkün değildi.
"Gökçe!"
"Sen yanaktan öp. Dudak kısmını ben hallederim."