Damasio, Descartes'ı ele alıyor: Neden duyguyu akıldan, bedeni ve beyni zihinden ayıramazsınız ve beyin hasarı hastaları bize bu içgörüleri nasıl sağlar?
Beyin anatomisi konusunda bilgiliyseniz daha anlaşılır bir kitap olacaktır sizin için.
Başlıca Damasio, bedenin ve beynin sürekli olarak "benliğimizin" imajını nasıl inşa ettiğini, algıladığımız beden hallerindeki değişiklikleri (duygular) ve akıl ve duygunun aynı donanımı nasıl kullandığını açıklıyor. Kitap her türlü indirgemeciliğe karşı sürekli uyarıyor.
Beyin anatomisi konusunda fazla bilgili değilim, yalnızca büyük parçaları (örneğin loblar, beyincik, beyin sapı) bilerek ve onlarca video, resim ve Wikipedia makalesi ile kitaba başladım; bundan sonra, ventromedial prefrontal korteks, gibi uzun kıç adlı parçalarda neler olup bittiğine ve beynin diğer bölümleriyle nasıl bağlantılı olduğuna dair büyük metin duvarını görselleştirmek için yeterli arka bilgiye sahip olmadığımı hissettim:(
Descartes'ın yanılgısı ise işte budur: Vücut ile zihnin bir uçurumla birbirinden ayrılması.(bkz:kartezyen düalizim.)
“ Buradan, doğası ya da tüm özü düşünmek olan bir madde olduğumu ve bu maddenin varolması için hiçbir mekana ya da herhangi bir maddi şeye ihtiyacı olmadığını anladım; öyle ki, bu ‘ben’ yani beni ben yapan ruh, vücuttan tamamen ayrı ve bilinmesi ondan daha kolaydı; ve vücut olmasa da, ruh neyse öyle olmaya devam edecekti.
Descartes'ın yanılgısı işte budur: Vücut ile zihnin bir uçurumla birbirinden ayrılması. Bir tarafta ölçülebilen, boyutlu, mekanik olarak işletilen sonsuza dek bölünebilir vücut maddesi; öteki tarafta ise ölçülemeyen, boyutsuz, itilip çekilemeyen, bölünemez zihin maddesi. Akıl yürütmenin, ahlaki yargıların, fiziksel acı ya da duygusal karmaşadan doğan ıstırabın, vücuttan ayrı olarak varolabileceği önerisi. Özellikle; zihnin en incelikli işlemlerinin biyolojik bir organizmanın işleyiş ve yapısından ayrılması.”
Harika bir popsci kitabı değil, nörobiyolojiye (?)harika bir giriş değil, ama harika bir kitap!