Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

984 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
‘Yönetilemeyecek her şey yok olmak zorunda’ Kitaptan alıntı olan bu cümle ile ufak bir fikir vererek başlamak istiyorum incelememe. Bir dünya düzeni var ve tabii bununla birlikte yöneten ve yönetilen de.. Yönetilen, yönetenin, ipleri elinde bulunduranın boyunduruğu altına girmezse neler olabileceğini insanların iki yüzlülüklerini, iç dünyalarının yansımalarını, gaddar ve alçak yaklaşımlarını, hal ve hareketlerini bolca görüyoruz bu psikolojik ve felsefi kurgu romanında. Kitapta üstüne vazife olmadığı halde yöneten tarafta olanlar ve arkasına koca bir kitleyi de alıp kendine alkış tutturanlar için kullanılan elden düşme tabiri oldukça hoş doğrusu. Bu insanlar adeta kan emici bir kene gibi anlatılmış çünkü gerçekten öyleler. İnsan ruhlarını satın alıp onları kuklaları haline getirmeye çalışıyorlar. Buna direnç gösteren her kim olursa da yok etme yoluna, nihai bir çözüme gidiyorlar. O kısımlar oldukça tatsız ve üzücüydü. Karakter betimlemeleri ve iç dünyalarının yansıtılması o kadar iyiydi ki onlar depresyona girdiklerinde ben de girdim. Yerin dibine geçtiklerinde ben de geçtim. Kendilerini kötü ya da değersiz hissettiklerinde ben de aynen öyle hissettim. Son zamanlarda okuduğum akıcı romanlardan biriydi sıkılırım diye düşünmeyin sıkılmazsınız. Romanın bel kemiğini Howard Roark’un kendi hayatına anlam arayışı oluşturuyor bence. Deneyip deneyip bir sonuç alamaması.. Meslek hayatına atılmadan okuldan atılması.. Fakat bir gün gelecek ve onu anlayacak insanların da karşısına çıkacağını düşünmesi de takdir edilesi öte yandan. Bu çabaları görmek gerçekten güzeldi fakat sonuç alamaması ve beraberinde gelen bazı iftiralar içimi burkmadı da değil.. ‘Yoksulların, çaresizlerin evlerini yıktığım söylendi. Ben olmasam, bu yoksulların bu evlere zaten kavuşamayacakları unutuldu.’ ‘Ben bugün, hayatımın tek bir dakikası üzerinde bile hiç kimsenin hakkı olmadığını söylemeye geldim. Enerjimin de. Başarılarımdan herhangi birinin de. Kim böyle bir iddiada bulunursa bulunsun, sayıları ne kadar kalabalık, ihtiyaçları ne kadar büyük olursa olsun.’ ‘Buraya gelip, başkaları için yaşamayan bir insan olduğumu söylemek istedim.’ Bu cümleler de romanın sonlarında Roark’un mahkemesi sırasında kurduğu çarpıcı bir cümlelerden. Kendisini nasıl aklayacak diye merakla bekledim ve mahkeme sonunda çok duygulandım ve çok gururlandım onunla bir mimar olarak. Bir diğer değinmek istediğim konu da mimarlık fakültesindeki hocalarımızın bu kitabı önermemiş olması bir tanesinin bile.. Çok kırgınım açıkçası hocalara. O zamanlarda okusaydım psikolojik olarak çok yıprandığım, hayatımı benden çalan, sürekli bırakmayı düşündüğüm okulu belki de bırakıp bambaşka bir yol çizebilirdim. Böyle aydınlatıcı, ufuk açıcı, farkındalık yaratıcı kitapların daha çok dilden dile dolaşması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle mimarlık camiasını anlatan bir kitap olduğundan dolayı başta mimarlara ve mimar adaylarına sonrasında tüm insanlığa okumanızı tavsiye ediyorum. Kitabın hayatımla bazı yerleri entegre olarak aktı bu kadar etkileyici olması bundandı sanıyorum ki. Howard Roark seninle mimarlık fakültesinin sıralarında birlikte oturmayı sabahlara kadar konuşmayı çok isterdim. Eminim ki birlikte o dönem sırf kafamıza yatmadığı için ne projeler bırakırdık seninle :) Kitapta hoşlanmadığım bir konu oldu. Aslında hoşlanmamak değil de ilk başlarda sosyal kaygılar güdülerek yazılmış fakat sonrasında işin içine aşk ve kadın girmesinin keskin geçişinde biraz bocalama yaşadım. La casa de papel dizisinde geçen bir söz belirdi kafamda o esnada: Sonuçta her şeyin mahvolması için aşk iyi bir nedendir.. Ek olarak kitabı bitirdikten sonra 1949 yapımı filmini de izledim. Kısa bir dipnot da film için geçeceğim. Filmde işlenen konuda kitaba göre farklılıklar ve karakter eksiklikleri var. İnsani ilişkiler kitaba göre çok yüzeysel kalmış. Kitapta okura oldukça sık yansıtılan başta Roark’un ve diğer karakterlerin iç dünyası ve düşünme şekli neredeyse hiç işlenmemiş. Film kitabın yanında fazla sönük kalmış. Fakat filmi günümüz şartlarında daha derinlikli olarak görmeyi de isterim açıkçası. Filmde hoşuma giden şeyler de oldu. Roark’ın çizimleri ve özellikle maketleri gerçekten göze hitap ediyordu. Beğendim. Oyuncular ve oyunculuklar da seyir zevkini arttıran etmenlerdendi. Ayn Rand’ın okuduğum ilk kitabı ve şimdiye kadar yaptığım en uzun inceleme oldu. Bu kitabı bana tavsiye eden @hndnctl’ye teşekkürlerimi sunarım. İyi ki okumuşum dediğim, şimdiye kadar neden okumadım pişmanlığını çokça yaşadığım, basımı çıkar çıkmaz alacağım bir kitap oldu. İyi okumalar.
Hayatın Kaynağı
Hayatın KaynağıAyn Rand · Plato Film Yayınları · 20132,770 okunma
·
117 görüntüleme
Hndn okurunun profil resmi
Rica ederim 💕 beğenmene sevindim 🤗
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.