1800'lü yılların Paris'i değil, 1970'lerin Türkiye'si. Emile Zola'nın Nana'sıyla bu kitabın Selmin'i arasında bir fark göremedim. Paris'in soylu görünümünün altındaki çürümüşlüğü okuduğumda bu kadar etkikenmemiştim. Ferti Sakarya, seni hiçbir zaman unutmayacağım. Osmanlı'nın çöküşünün engellenmesi için 1800'lü yılların sonlarından itibaren yurt dışına gönderilen ve oradan döndüğü zaman Doğu Batı çatışmasını yaşayan aydınları anımsattın bana. Medenileşememenin romanı da denilebilir kitap için. Ferit Sakarya bir taraftan da şekil olarak değişen burjuva sınıfını temsil ediyor. Artık Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki sarıklı, sakallı, göbekli hocalar ya da ayağında çizme ile köylüyü ezen ağalar yok. Onun yerine Ferit Sakarya gibi eğitim görmüş, Fransa'ya ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bulunmuş yeni nesil bir burjuva var. Bunun adı da ağa maraba ilişkisinden çok iş adamı ve işçi ilişkisi. Bu da bir çeşit sahte alçak gönüllülük örneği. Her şeyi para ile satın almaya çalışan, Selmin ile işi bittiği zaman yatağın üzerine biraz para koyup gidebilen bir insan. Kısmet, kalabalık bizi denetler ve dizginler. Hiçbir zaman kendin olamadın. Hep kendi deyiminle binlerce aynaya bölünmüş halde tek bir vücut halini alamadın. Sen en çok yeni hayatına ölümle başlayan roman kahramanlarını sevdin. Ama sen yeni hayatına yine eski hayatından kalma üç beş kişiyle başladın. Yine de sanırım kitapta beni en çok etkileyen sendin. Verdiğin kararla kendin olamadın ama. Genel olarak bakılınca Adalet Ağaoğlu'nun en kolay okunabilecek ve aynı zamanda insanın üzerinde en fazla etkiyi bırakacak olan kitabı bence. Geri dönüş ve bilinç akışı tekniği kullanılarak yazılmış yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi. Karakter analizinin dışında 1970'lerin siyasi ve sosyal hayatını da yansıtan bir kitap. Bence Adalet Ağaoğlu okumaya yeni başlayanlar için en iyi başlangıç bu kitap.

Üç Beş KişiAdalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 2014336 okunma

·

46 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.