Bizim toplulumuzda insanlar birbirlerine karşı ne mesafede duracaklarını bilmediklerinden, gereksiz yakınlaşmalara girip ışık hızında uzaklaşmalar yaşayarak samimiyeti laçkalığa dönüştürüyorlar. Halbuki zamanla yakınlaşmalar olsa, işte o sosyal seçicilik dediğin kaliteli yakınlıklar kurulur ve bir diğeriyle kurulmamış yakınlık da soğukluk olarak isimlendirilmez. Bu yüzden bence seçilmiş yalnızlık güzellemesi ya da her yerde gördüğümüz haliyle yalnızlık özleminin altı çiziliyor. Çünkü herkes birbirinin hayatına "boş kalabalık" yapıyor. Ama asıl sızı gerçek sohbetlere duyulan özlemden kaynaklanıyor.
İyi hissetmek... İnançlı bir insan için kendi canı da Allah'ın emanetidir, bu yüzden herkes elinden geldiğince kendine iyi davranmalı, iyi bakmalı, nefse zulüm haramdır. Tabi bunu anlamayacak insanlar çıkabilir, biraz açmak gerek; insan kendine değer vermezse, kendisinin dahi değer vermediğine el niye değer versin, diyerek noktayı koyayım. Birbiriyle çeliştiğini düşünmüyorum, bir başkası için yeri geldiğinde elini taşın altına koyabilmek, bir tebessümle dahi olsa iyi hissettirmek de bir görevdir. İşte özgüven dediğimiz belki de bu. Bir insana iyilik yapmaktan korkmayan, güçlü hissedendir. Gücünü sevgiden, merhametten, saygıdan alır. Sorularını yanıtlayabildiysem ne mutlu bana. Değerli katkın için teşekkür ederim İclal. :) 💛