Burak Aksak kalemi diye bir gerçek var. Şahsına münhasır, benzersiz. Leyla ile Mecnun dizisini bilenler ne demek istediğimi anladılar diye düşünüyorum. Gerçi Leyla ile Mecnun ‘un iki değişik kitlesi vardı. 1.grup diziyi hiç sevmedi, hatta saçma buldu, diğer grupta her saçmalık olarak gözüken kısımlardan bir çok anlamlar çıkarttı ve hatta fenomenleştirdi diziyi kendine. Evet, ben 2. Gruptayım :) Bu kitabı da 2. Grupta yer aldığımı bildirerek yorumlamak isterim :))
Kısa kısa öykülerden oluşuyor kitap. Bizi bize anlatıyor öykülerinde. Genelde, tutunamamış, hayatı sorgulayan ya da başına gelenleri anlamaya çalışan karakterler var içerisinde . Bazen çok güldüm, özellikle diyaloglara, kendimi diziyi izliyor gibi hissettim bazen de anlam veremedim okuduklarıma taa ki son cümleye kadar. Sonra bir duygu seli sardı beni. Yeri geldi İstanbul’un sokaklarında gezindim yeri geldi martılarla sataşmalara eşlik ettim . Bazen bir takvim dile geldi bazen de masallarla gerçekler birbirine girdi. O kadar değişik bir yazar ki Burak Aksak, ben ne yazsa okurum ne dizi, film çekse izlerim .
İlk gruptaysanız okumayın, ama 2. Grup mensupları kesinlikle okumalısınız :))
