Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

235 syf.
7/10 puan verdi
BENZEŞEN İKİLİ: MEKSİKALI ve TÜRK
Önsözde; çevirmenin bir toplantıda duyduğu, Türkler ile Meksikalıların benzerliği varsayımına bu eserin delil gösterilmesine hakkını teslim ediyorsunuz, baştan söyleyim. Aslında; bin yıldan uzun süredir var olan tarihimizin beş yüz yıllık geçmişi bilinebilen, Aztek ile İspanyol karışımı melez, sömürge toplumu ile karşılaştırma yapmak mantıksız gelebilir ancak benzerlik, yazarın 9 uzun denemesinde bahsettiği tarihi dönemler ve toplum karakteristiğinde gizli. İlk bölümde; ABD'ye göç edip Meksikalı olmaktan utanç duyabilen, içine kapanık, şüpheci ve her zaman yüzünde maskeyle dolaşan insanlar (paçuko'lar) özelinde anlatır onları, ikincisinde; daha derine inerek alçakgönüllülük maskesi altında bu kapalılığı hatta kadınların simgeleşmesini irdeler ve onları hiçliğe evrilmiş 'Don Hiçkimse' olarak niteler, üçüncüde; başta dinsel olan bayramların (fiesta) önemine vurgu yapar, Meksika insanının her zaman kapalı yapısının silahlı kutlamalar dahil buralarda boşalarak zincirinden koptuğunu ve Aztek inancından katolikliğe geçişle birlikte değişen değer yargılarında (ölümün önemsizliği gibi) bu durumu sorgular. Dördüncü denemesinde; tarihten gelen tutsaklık çerçevesinde, fiestalarda edilen en ağır küfür özelinde 'chingada' (taciz edilmiş yada kendini vermiş kadın) sözcüğünün anlamlarında (chingar: olay çıkarmak- çingar çıkarmak deyimi bizde de var!...) kadınların yerini arar ve orayı fetheden İspanyol fatihi Cortes'in metresi Dona Malinche'nin (ne yerli ne İspanyol) çocukları olarak özdeşleştirir. Beşincide; adeta yazgısını kabul eden son Aztek imparatorunun Cortes'e kaybetmesinin ulusal hüzünden dem vurur ve artık sömürgeleşen Meksika'nın özgürlükçü şairlerinde (Gongora ve rahibe Juana) toplumun izini sürer. Altıncı deneme; burjuva ve toprak ağalarından kopmak isteyen halkın ayaklanmalarıyla kazanılan bağımsızlıkta, önce liberaller sonra cumhuriyetçiler ve reform hareketinden en son da Diaz diktatörlüğünden (Yaşam için savaşım- en güçlünün kalıcılığı) ve 1910 devriminden dem vurur. Yedinci deneme; devrime ve aydın kadrolarına atıfta bulunur, özellikle Vasconcelos'un eğitim reformunu (eğitimin laikliği ile geleneklerin bağdaşımı) över ve 1950'lerdeki genç aydın -toplum çatışmasının ve yabancıların baskısı neticesi uzlaşmayla (sona erdirilmesi) sonuçlanmasından, kaybedilenlerden ve toprak ağalarının kurduğu milliyetçi partilerden, önce İspanyol sonra Fransız hayranligindan, İspanyol iç savaşından kaçan aydınların ülkeye sığınıp bilim ile kültüre katkılarından ve kendi DİLİ bile olamayan Meksika'nın felsefe ve varoluş sorunundan bahseder. Son iki denemesinde ise; Meksika'nın 20yy'dan kapitalizm ve emperyalizmi altında yaşadığı zorluklar ve derin yalnızlığını dile getirir. Yüzyıllardır din adamları (önce Aztek sonra katolik), toprak ağaları ve politikacılar tarafından her sistemde sömürülmüş milletten bir ulus yaratabilme çabaları, ABD'de arada kalan gurbetçileri, kadınlara yapılan ikinci sınıf muamele, futbol ve düğün dahil her toplanmada görülen taşkınlık ve patlamalar, küfür ve argo edebiyatı, geçmiş ile bugün arasında kararsızlık, kimlik bunalımı, 1910 devrimi (bizdeki inkilaplar), aydın -Köylü çatışması ardında vazgeçilen reformlar (laik eģitim-bizde köy enstitüleri) ve ardından gelen toprak ağaları partisi (milliyetçi hareket partisi-bizde Demokrat parti), Batı hayranlığı, mazlumlara kucak açış (İspanyollar -bizde yahudi öğretim üyeleri) ve yalnızlık... Sizce de benzerlik değil mi? Kapital birikimle başlayan burjuva hakimiyeti, yüzyıllardır insanlığı AYNI yöntemlerle ezdi, hatta benzer karakterdeki ülkelere bile yapılanlar hep aynıydı. Kitabın sonunda değinildigi gibi; maskeleri çıkarıp şapkayı önüne koyma ve düşünme vakti: Muhakkak Okuyun...
Yalnızlık Dolambacı
Yalnızlık DolambacıOctavio Paz · Sabah Gazetesi Yayınları · 1997198 okunma
·
407 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.