Gönderi

Âraf/126
Sen bizim ancak, bize geldiklerinde Rabbimizin âyetlerine iman etmemizi beğenmiyorsun (ama bu, iftihar edilecek güzelliklerin en büyüğüdür, senin hoşnutluğunu kazanmak için vazgeçilecek bir şey değildir)! (Derken o zatlar Firavun’la konuşmayı bırakıp Allâh-u Te`âlâ’ya iltica ederek şöyle dua ettiler:) Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca sabır yağdır ve bizi (İslâm’da sebat eden) Müslümanlar olarak vefat ettir!” İbni Abbâs, İbni İshâk ve Süddî (Radıyallâhu anhüm)` den rivayet edildiğine göre; Firavun Mûsâ(Aleyhisselâm)`ın güçlü mûcizelerini görünce onun bir büyücü olduğuna kanaat getirdi ve onunla mücadele etmek için ondan daha güçlü büyücüler aramaya başladı. Sonunda yetmiş bin kadar büyücü toplayarak Mûsâ (Aleyhisselâm)`ın karşısına çıkarmaya karar verdi. Bir bayram günü kuşluk vakti toplanan halkın huzurunda büyücüler, civalı boyalı kalın urganlar ve uzun odunları ortaya attıklarında sanki onlar birbiri üstüne binen canlı yılanlarmış gibi vadiyi doldurdular. Daha sonra Mûsâ (Aleyhisselâm) asâsını bırakınca o bir ejderhaya dönüşüverip onların ortaya koydukları tüm malzemeleri yuttuktan sonra orada bulunanlara yöneldi, bunun üzerine insanlar kaçışırken çıkan izdiham yüzünden büyük bir topluluk telef oldu. Daha sonra Mûsâ (Aleyhisselâm) ona el uzatınca eski hali üzere bir asâya dönüşüverdi. Bu durum karşısında sihirbazlar, büyü ilminde kendilerinden üstün bir kimse bulunmadığını bildikleri için bunun bir mûcize olduğunu anlayıp: “Bu bir büyü olsaydı bizim malzemelerimiz yok olmazdı, demek ki bu bir büyü değildir!” diyerek Mûsâ (Aleyhisselâm)`a iman ettiler ve şükür secdesi yaptılar. Bunu gören Firavun çok hiddetlenerek, Mûsâ (Aleyhisselâm)`ın onlarla anlaşmalı olduğunu, onların ondan aşağı bir büyü yaparak kendisine gâlibiyet imkânı sağladıklarını iddiâ etti ve o büyücüleri, ellerini ve ayaklarını çaprazlama kesip, hurma dallarında sallandırmakla tehdit etti. Ama bu âyet-i kerîmede beyan edildiği üzere sihirbazlar büyük bir sebat gösterdiler ve Allâh-u Te`âlâ’dan sabra muvaffakıyet ve İslâm üzere vefat temenni ettiler. Firavun’un, bu tehdidini gerçekleştirip gerçekleştiremediği hususunda iki görüş varsa da, ibni Abbâs (Radıyallâhu anhümâ)`nın: “Onlar gündüzün başlangıcında birtakım sihirbazlarken, gündüzün sonunda yüksek mertebe sahibi şehitler oluverdiler!” şeklindeki beyanı, Firavun’un bu zulmü işlediğine delâlet etmektedir. (Beyzâvî, Nesefî, Hâzin, Âlûsî)
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.