Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
7/10 puan verdi
·
15 saatte okudu
Başarı (?!) için her yol mübah mıdır?
Prens, Niccolò Machiavelli (1469-1527)'nin siyaset alanında önemli yeri olan, ülkemizde de Prens ve Hükümdar adlarıyla yayımlanmış eseri (özgün adı Il Principe). Eserde yer alan içeriğin değerlendirilmesinden önce yazarın hayatına kısaca bir göz atmakta fayda var. Machiavelli, bugünkü İtalya'nın Floransa şehrinde, hukukçu bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş. Yaşadığı zaman dilimi, İtalya'nın yoğun ve uzun savaşlar içinde bulunduğu, Fransa ve İspanya'nın işgali altında kaldığı bir döneme denk geliyor. Fransa ve Almanya'da diplomatlık görevlerinde bulunduktan sonra, 1517'de yönetimi ele geçiren Medici ailesine (hanedanına) komplo kurduğu gerekçesiyle hapse atılan, işkence gören Machiavelli, bu hanedandan X.Leo'nun başa geçmesiyle özgürlüğünü kazandıysa da, artık gözden düşmüş birisidir. Tekrar itibarını kazanıncaya kadar geçen süre içinde yoksulluk içinde yaşar ve edebiyat, tarih ve siyaset alanındaki eserlerinin çoğunu bu dönemde yazar. Tekrar itibarını kazandığında Floransa'nın resmi tarihçisi olarak atanır ve Prens'i, o dönemde Floransa'yı yöneten Lorenzo de Medici'ye hitaben yazar. Bu perspektifte eseri değerlendirecek olursak; giderek istikrarsızlaşan bir ortamda, İtalyan birliğinin gerçekleştirilmesi maksadıyla kent devletlerinin güçlendirilmesi ve belki de daha çok yönetimde bulunan Medici hanedanına yaranma kaygılarının izleri Prens'te önemli ölçüde hissedilmekte. Kitapta, genel olarak bir hükümdarın iktidarını nasıl koruyabileceği, bunun için izlenmesi gereken yolları ve kaçınılması gereken hareket tarzlarından bahsedilmiş. Yazar, iddia ve önerilerini desteklemek için, Türkler dahil olmak üzere, kendi bakış açısınca tarihten olumlu ve olumsuz örneklere oldukça sık biçimde yer vermiş. Bu bölümler tarihe ilgi duymayanlar için sıkıcı gelebilir. Bu bağlamda, Machiavelli'nin Prens'te öne sürdüğü savlar ve yerini sağlamlaştırmak isteyen bir hükümdara önerilerini şu şekilde sıralamak mümkün: - Hükümdar cesur, dürüst, cömert, merhametli, adil, halkını düşünen hatta erdemli ve dinine bağlı olmaktan ziyade, öyle gözükmelidir. - Halk, asker ve soylulular arasındaki denge iktidarın devamını sağlayacak biçimde tesis edilmelidir. - İktidarın sürmesi adına gerekirse sözden cayılmalı, insanlara sertlik uygulanmalı hatta iktidar için tehdit olabilecek kişiler ortadan kaldırılmalıdır. - Fethedilen ülkelerde hakimiyetin sağlanması için bölgede güçlü ordular bulundurmanın maliyetine katlanmaktan ziyade hükümdar o bölgelere yakın konumlara yerleşmeli veya güvendiği grupları oraya yerleştirmelidir. - İktidarı elde etmek için şiddet kullanmak gerektiğinde bu eylem en az sayıda ancak en yoğun ve şiddetli biçimde gerçekleştirilmelidir. - Paralı askerler yerine ulusal güçler tercih edilmelidir. - Yardımcı ordular, yardım çağıran ülke açısından her açıdan zararlıdır, - Hükümdarın asıl önceliği kendisi ve ülkesi adına savaşçı yeteneklerin kazanılması, geliştirilmesi ve korunması olmalıdır, - Hor görülen ve nefret uyandıran davranışlardan kaçınmak için hükümdar açgözlülükten, halkın malına ve kadınların namusuna göz dikmekten, kadınımsı hareketlerden (kadın okurların tepkisini tahmin edebiliyor ve bu tepkiyi kesinlikle haklı buluyorum) uzak durmalıdır. -Zalim olarak değil merhametli olarak anılmalı ancak gerektiğinde zalimlikle suçlanmaktan korkmamalıdır. - Savaşmak kanunlarla ya da kuvvet yoluyla yapılabilir; birincisi insanca, ikincisi ise hayvanca olup; hükümdar yerine göre hem insanca hem hayvanca davranmayı bilmelidir (Tilkinin zekası ve aslanın gücü örnek olarak gösterilmiş). - Hükümdar İyi askere ve iyi dostlara sahip olmalıdır. - Bir hükümdarın sahip olabileceği en mükemmel kale, halkı tarafından kendisinden nefret edilmemesidir. - Hükümdarın yücelmesi için en doğru yol, büyük girişimler ve büyük başarılara imza atmaktır. - Hangi tarafta olduğunu açıkça belli etmek hükümdara saygınlık kazandıracaktır. - Bakanlar, yardımcılar çok iyi seçilmelidir; bunların zeka, kabiliyet ve erdemleri hükümdarın zekasının, kabiliyetinin, erdeminin göstergesidir. - İhtiyatlı bir hükümdar, akıl danışabileceği bilge kişiler belirlemeli, bunları kendi belirlediği zamanda dinlemeli, son kararı ise kendisi vermelidir. - Tümüyle talihine yaslanan bir hükümdar, ters dönen talihiyle devrilecektir. - İyi ve doğru zamana ve koşullara bağlı olarak değişebilecektir. - Fevri olmanın temkinli olmaktan daha iyidir. - Hemşerilerini katlederek, dostlarına ihanet ederk, acımasız ve imansız olarak güç elde edilebilir ancak şan kazanılamaz. - Hükümdar halkına karşı iyi ya da kötü koşullara göre değişmeyen bir tutum içinde olmalıdır. Eserde yer alan sav ve öneriler, yönetim biçimi açısından ele alındığında mutlak monarşiyi adres olarak göstermektedir. Hukukçu bir babanın oğlu olarak verdiği bu eserde yer alan öğretilerin çağdaş, demokratik yönetim öğretileri açısından kabul görmesi pek mümkün değil gibi. Napolyon ve Mussolini gibi liderlerin esere ve yazarına hayranlık duyduğunu da bu arada ekleyelim. Machiavelli'nin bir yandan halkın nefretinden sakınmayı, merhametli anılmayı; bir yandan da gerektiğinde yalanı, fevriliği, acımasızlığı, ikircikliği tavsiye etmesi şeklindeki tutarsızlıkları okuyucuda (en azından bende) ahlaki değerlerin, erdemlerin ve etiğin beka adı altında koltuk, makam, çıkar hırsına kurban edildiği düşüncesini uyandırmakta. Beka adına insanların feda edilmesi de, en önemli sıfatı insan ve canlı olan bireylerin mi yoksa insanların huzur ve güvenliğini sağlamak için oluşturulan tüzel kişiliklerin mi daha mukaddes olduğu sorusunu akla getiriyor. İnsan için var olması ve onların huzurunu, refahını gözetmesi beklenirken; onları meta'laştıran hatta gerekli görüldüğünde yok edilmesi gereken tehdit unsuru olarak kategorize eden bir sistem aydınlık bir gelecek, güzel yarınlar vad'edebilir mi? Öte yandan, talih ve kilise hakkındaki söylemleri itibariyle, dini reddetmeyen ancak çok da hayatının merkezine koymayan bir görüntü çizen yazarın, Türklerin nezdinde kendi kültürü dışında kalan ulus ve toplulukları "dinsiz" olarak kategorize etmesini ayrı bir çelişki, fırsatçılık, samimiyetsizlik olarak gördüm. Prens, Machiavelli'nin başyapıtı ve siyasi literatürde "Makyavelizm" düşüncesinin ve birtakım değerlendirmelere göre de "gerçekçi siyaset" akımının öncüsü olarak değerlendiriliyor. Ancak öneminin, eser içeriğinde yer alan iddia ve önerilerin doğru ve geçerli olmasından ziyade, tarih boyunca uygulama alanı bulabilmiş olmasından kaynaklandığını söylemek mümkün. Önemli, güçlü ya da etkili olmak doğru ya da başarılı olmakla aynı anlama gelip gelmediği ise kişiden kişiye değişebilecek, tartışmalı bir konu. İstediklerini ne pahasına olursa olsun elde etmek veya elinde tutmak başarının gerçek tanımı mıdır? Bir şeyin teknolojik, ekonomik, fiziksel imkan ve yetenekler açısından yapılabiliyor olması, yapılmasının her koşulda ve her durumda doğru ve etik olduğu anlamına gelir mi? Etik gerekli bir şey midir? Yoksa başarıya giden her yol, -ne pahasına olursa olsun- mübah mıdır?
Prens
PrensNiccolo Machiavelli · Öteki Yayınevi · 014,7bin okunma
··
66 görüntüleme
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Çok iyi analiz etmişsiniz, dünya üzerinde büyük kitleler bulmuş ve hükmetmiş kimliklere bakıldığında Machiavelli'yi rehber tutmuş olduklarını görebiliriz . Machiavelli'nin derdi etik kuralar yahut ahlak değil yönetmek ve yönetimi elinde tutmak için gerekli prensipler bu kitabı yazdığı ve yaranmaya çalıştığı muhteremin ilgisini çekememişse de kendinden sonraki dönemlerin güç manyağı kimliklerine iyi bir kılavuz bırakmış kendisi. Gözlem ve değerlendirme becerisi takdire şayan bence. İnceleme için çok teşekkürler hocam.
MURAT AYDIN okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Fatma hanım. Bir grup insanın hırs ve çıkarlarına hitap eden bu tür söylemler, kullanıcıları tarafından böylelikle "-izm" lere dönüşebiliyor ve dediğiniz gibi tarih bunun örnekleriyle dolu. Machiavelli de maalesef etiğin yerlerde süründüğü bir istikrarsızlık döneminde yazmış bu eseri. Bu yüzden dönemsel koşullar, bugün için bize çok insani mesajlar içerecek bir eser çıkmasını engellemiş. Sağlıcakla kalın; keyifli ve güzel okumalar dilerim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.