Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

284 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Nazım Hikmet’in Cığ dergisine verdiği bir röportajında söylediği gibi: "mefkureci olanlar ne zaman, nasıl, hangi şartlar altında kendi kendilerini öldürmek hakkını haiz alırlar?" gerçekten bir insan kendini öldürme hakkını kendinde nasıl buluyordu? benerci kendini niçin öldürüyordu? üstelik o kadar dışlanmanın ve arkadaşları tarafından ajanlıkla suçlanmanın ardından gelen kahramanlık hikayesinin başına geçmişken, ona liderlik vasfı verilmişken neden öldürüyordu kendini? "senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir. yıldızlar ve senin kafan kainatın en mükemmel şeyidir." böyle tanımlanıyordu benerci'nin kafası. güzel, korkunç, kudretli ve iyi... güzel; fikirleri ve ideolojisi belki aşık olması güzeldi, korkunç; davası uğruna kendini yok edebilecek bir korkunçluğu vardı, kudretli; her ne şartta olursa olsun, söz konusu hayatı bile olsa, beynindeki fikirlerini ve kalbindeki duygularını yaşayabilecek gücü vardı, iyi; bir çocuk kadar iyiydi. “beni bıraktı... niçin bıraktılar beni?” arkadaşları tutuklanmışken neden bırakmışlardı onu? aşık olduğu britanyalı, beyaz tenli ajan mı tutuklanmamasını istemişti? “somadeva, benerci'yi tanıdı. kolları ona doğru uzanır gibi oldu. bu hareketi, yalnız yukarıdan benerci ve kendi içinin içinden somadeva gördü. başka hiç bir göz, uzanmak, kucaklamak isteyen kolların hasretini göremedi.” “bu adam nefsini kurtarmak için yoldaşlarını satmıştır. benerci müstevlilerin casusu olmuştur. en yakınlarının kellesini satmasaydı, bunu yapmasaydı, onun kahrolası başını omuzlarının üstünde bırakmazlardı, dedi. ve sağ kolunun bütün kuvvetiyle, yedinci kattaki perdesiz pencereden bakan sapsarı insanın yüzüne, taşı attı... “ benerci’nin kalbine isabet etmişti en yakın arkadaşının attığı taş. kalbinden oluk oluk kan akıyordu. o, arkadaşlarını ve davasını satan bir adam değildi. o, uzun zamandır görmediği kardeşi somadeva’ya sarılmak istiyordu olağanca hasretiyle… ama kalbi kanıyordu. benerci üşüyordu. sonrasında yol arkadaşına derdini anlatıyordu, somadeva ölmeden, ona gerçekliği kabul ettiriyordu. somadeva son konuşmasını bitiremeden ölüyordu. bir devir mi kapanıyordu? en ileride, liderlik yapacak, tok sesli bir konuşmacı gerekiyordu bu hareketin başına. benerci! “dünden itibaren katarın başında gidiyorum. halbuki fizyolojim berbat.. kafam elastikiyetini kaybetti. dönemeçleri zamanında dönemeyeceğim. ellerim lüzumundan fazla titriyor. akıntıda dümen tutamayacak bir hale geldiler. akışın temposunu hızlılaştırmak nerde? onu yavaşlatmam muhtemeldir. istemeden, irademin dışında, yanlış adımlar atacağım. biliyorum, hareket belki beni altı ay sonra, bir sene sonra bir safra gibi fırlatacaktır. fakat o beni fırlatıp atana kadar, ben ona fren olacağım.” benerci, bu hareketin baş temsilcisi olacak gücü kendinde göremiyordu. güç bir yana, fikirsel anlamda yoldaşlarını geri düşüreceğini düşünüyordu. “…ve o adam katarın başında gidemeyeceğini bildiği halde, yerinde durmak için bir saniye olsun ısrar ederse. bu bir ihanet değil midir? ben bir saniye olsun, ihanet edemem. bu benim uzviyetimde yok...” ihanet edeceğini düşünüyordu. belki bir şeyleri yarım bırakmaktan korkuyordu. kafasının içi yıldızlı karanlıklarla dolu bir benerci vardı. bu karanlıkta sadece kendi boğulmak istiyordu. işte bu yüzden kendini öldürme gücünü kendinde buluyordu. “…demir bir kapının hızla kapanması gibi tok bir ses geldi...” o ses umutsuzluğun, kavganın, benerci’nin inancının sesiydi. benerci’nin davasına inanmışlığının sesiydi aynı zamanda. kim kendi davasına, kim halkının özgürlüğüne katkı sağlayamayacağını düşünüp, kendi hayatından vazgeçebilirdi ki? kim onun kadar cesaretli olabilirdi? o, zamanında kavgasını verdiği düşüncesinin geriye gitmemesi için kendinden vazgeçiyordu. “o büyük bir ışık gibi döğüştü. kasketli bir güneş halinde düştü.”
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?Nazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20091,867 okunma
··
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.