Kendimizi düşünsel olarak zamanda geriye ve ileriye götürebilmek, kendi ölümlerimizi öngörmemize izin verdiği için biz modern insanların düşüncelerini derinden etkilemiştir. Darwin’in çağdaşı olan Edward B. Tylor, ölümü anlama çabamızda ruhun ya da manevi bir varlığın kaybını yaşam ile ölüm arasındaki kritik fark olarak gördüğümüzü ileri sürmüştür. Geçmiş, şimdiki zaman ve geleceği birbiriyle birleştirme konusundaki yeni becerimiz rüyalarımıza daha öncesinde mümkün olmayan yollarla anlam yüklememizi sağladı. Tylor’un belirttiği gibi, ölen atalarımız rüyalarımıza girerek bizi ziyaret ettikleri için ölmüş ruhların öbür dünyada var olmaya devam ettiğini düşündük. Böylece, kaçınılmaz olarak bu ruhlardan yardım talep etmeye ve gönüllerini almak için çaba göstermeye başladık.