Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Son okuduğum Rainbow kitabında da söylemiştim, bu yazarın kalemini sevmiyorum. Basit, tatlı ve çok hoş olabilecek konuları berbat bir gidişatla yazmak gibi bir huyu var. Bazı insanlar bunu seviyor olabilir ama ben okuduğum üç kitabında da gördüğüm bu şeylerden hiç hazzetmedim. Eleanor ve Park harika başlayıp leş gibi bitti. İlişkiler çok güzeldi, bazı saçma detaylara rağmen. Onu seviyorum ama gidip bir Amy Harmon yazsa on numara, beş yıldız olurdu. Sabit Hat ise içlerinde en kötüsü. Neden? Konu şöyle: Georgie, sitcom yazarı, iki çocuklu, evli bir kadın. Noel tatilinde eşiyle yaptığı planı, sanki bu planın pek de önemi yokmuş gibi en ufak bir tereddütte kalmadan bozuyor ve eşi çocuklarla, ailesinin yanına tatile gidiyor. Georgie de yalnız kaldığı bu on günlük tatil boyunca kendi annesinin evinde kalmaya başlıyor. Oradaki eski, sabit hat telefonu kullandığında kendini kocasının 15 yıl önceki hâliyle konuşurken buluyor, falan filan. Bundan sonra birazcık SPOİLER olacak, neden sevmediğimi anlayabilmeniz için. Benim gibi düşünenler bu kitaba 35 lira vermeyi iki kez düşünecektir en azından. Georgie, mizah yazarlığını üniversiteden beri yapıyor, en yakın arkadaşı ve yazı partneri olan Seth'le de tuhaf bir ilişkisi var. Yakışıklı, çapkın bu kankisinden içten içe hoşlanıyor ve onun da kendisiyle flört etmesi hoşuna gidiyor ama herhangi bir ilişkileri olmuyor. Derken Georgie; Neal, yani gelecekteki kocasıyla tanışıyor ve Neal harika bir insan. Georgie'ye deli gibi âşık. Bu konuda kendi hayatını geri plana atacak kadar kadını önemsiyor ve sırf o mutlu olsun diye her şeyi yapmaya hazır. Georgie işini sevdiği için Neal memleketini bırakıyor. Georgie, yarı flört sayılabilecek, Neal'ın hiç hoşlanmadığı arkadaşlığından vazgeçemediği için Neal, Seth'i kıskanmamaya karar veriyor. Georgie çocuk yapmak istediği için yapıyorlar. Georgie çocuğunu bir dadıya bırakmak istemediği için ev beyi (bunu nasıl tanımlasam bilemedim) oluyor. (Bu noktada kitap bizim ataerkil toplumun zıt versiyonuna dönüşmüş. Hani şu Müge Anlı'ya falan çıkan hastalıklı ilişkiler var ya, kocamdır döver de sever de. Kocamın ayağını da yıkarım falan. Onun karımdır, döver de söver de versiyonu resmen kitap. Neal, evi çekip çeviren, çocuklara bakan, Georgie'nin peşini toplayan ve ona asla hayır diyemeyen kölemsi bir koca. Georgie de tüm gün çalışıp şikayet eden yorgun kadın. Çocuğunun çorabını giydirmekten haberi yok. Çocuklarını bir yerden bir yere arabayla bırakmaktan aciz. Evin yolunu, zaman kavramını bile unutuyor çalışırken. Kocasını kendi tanımıyla hayallerindeki yuvayı yapmak ve korumak için seçtiği en doğru aday olarak görüyor. Sanki belgeselde bir hayvanın yaşamını izlermiş gibi bahsediyor bir yerde Neal'dan. Ve erkek kuş, yuvanın son çalısını ekler.) Georgie ve Seth günün çoğunda beraber çalışırken kadın anlayacağınız kendini bu rahatlığa kaptırıyor ve bencilce keyif sürüyor. Neal da gitgide daha sessiz, yorgun bir adam hâline geliyor. Üstelik sıkıntı ettiği şeyler yapmak zorunda kaldıkları değil. Her şeyi yapmaya hazır, yapıyor da ama Georgie buna rağmen yanında olmuyor. Hayatları devam ederken resmen karısı yanında yok. Falan filan. Karısı noel tatiline de bir diziye bölüm yazmak için gitmekten vazgeçince, adam artık bu ilişkiye olan güvenini yitiriyor ve çocuklarını da alıp anasının evine dönüyor. (Ay resmen Türk dizisi bu ya, of.) Georgie, birkaç gün içinde ne kadar bencil bir insan olduğunu ve ailesini ihmal ettiğini anlıyor. Kadın zaten aşırı itici, boş bir karakter ama buna rağmen eğer istikrarlı olsaydı bu kadar sinir olmazdım sanırım. Adamı seviyor, ne istediğini bilen sözde o ve akıllı bir kadın ama on gün boyunca dizi için hiçbir halt yazamadığı hâlde tek yaptığı zırlamak. "Kocanı arasana be kadın! Kalkıp yanına gitsene be kadın! Madem bu adamı ve aileni seviyorsun, bundan sonra yanlarında olsana be kadın!" Böyle okudum resmen kitabı. En sonunda gidiyor ama herhangi bir özür, farkındalık yine yok. Hiçbir şey değişmedi. Hâlâ işim ve nerede yaşamak istediğim çok önemli ama en azından sizden vazgeçmedim. Vay be. Bu kadar bencil bir karakter görmedim diyemem ama kendini bu kadar masum görüp yaptığı kalp kırıcı şeyleri bu denli küçümseyen çok az karakter gördüm. Neal'ın yerinde olmayı asla istemezdim. Aşkın hastalıklı bir yönü varmış gibi geldi bu bakış açısıyla yazılmış bir aşk hikayesi okumak. Bence aşk böyle tek taraflı, incitici ve değersiz hissettirici olmamalı. Size bu kadar değer vermeyen birini nasıl bu denli sevebilirsiniz? Çok sevdiğiniz ve gerekirse, çok isterse kocanızı en yakın arkadaşınıza tercih edeceğinizi söylerken nasıl olur da içten içe size ilgisi olan bir adamı, sırf yatıp kalkmıyoruz ya diye ilişkinizin arasına sokabilirsiniz? Bilemiyorum. Bu mezhep genişliği, benim hiçbir düşünceme uymuyor. Evlerden ırak diyor, asla tavsiye etmiyorum. Hatta fark ettim ki puanımı da düşürüyorum. Neal için bile bu kitaba bu kadar puan vermek anlamsız. Adamın yaptığı, söylediği çok hoş şeyler var kitapta. Georgie uyurken aklına yeni bir kurgu gelince Neal onun için bunları aklında mı tutmuyor, 27 saat uykusuz kalıp kadını görmeye mi gitmiyor, sırf o çocuğunu yabancı biri büyütecek diye paniklediğinde hiç düşünmeden işini mi bırakmıyor, o işten geldiğinde yorgun argın yanında dururken elleriyle yemek yedirip mi beslemiyor. Hani birini örnek vereyim. Adam cidden hoş bir karakter ama kitabı kurtarmaya yetmemiş. Bu konu, benim için çok tatlı bir hatıra olabilecekken ne hâllere düşmüş. Yazık.
Sabit Hat
Sabit HatRainbow Rowell · Pegasus Yayınları · 2017165 okunma
·
604 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.