Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

392 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Rahatlık başa bela mı?
Herkese merhabalar, bugün bir cesaret inceleme yazmaya karar verdim. Aslında bu kitap İthaki Yayınları BK serisinden okuduğum 52. kitap ve ben bu seriyi çok sevmeme rağmen inceleme yapacak kadar yeterli görmüyordum kendimi. Ama nereden estiyse bu kitaba bir inceleme yazmak istedim. Umarım sonu fiyasko olmaz. Neyse hadi başlayalım bakalım. PS. İncelemem spoiler içermektedir. Lütfen bunun bilincinde olarak okuyun incelemeyi. Bu kitap 3 ana bölümden oluşuyor. Bölüm isimleri Fiat Homo, Fiat Lux ve Fiat Voluntas Tua. 1. Bölüm: Fiat Homo (İnsan Olsun) Bu bölümde Ateş tufanı (zamanı tam belli olmayan bir savaş), Serpinti (savaşta atılan bombalar nedeniyle oluşan radyasyonun yayılması), Salgın, Çılgınlık, Diller karmaşası (bu dönemde savaştan dolayı korkan insanlar sağa sola ve kendi dillerinin konuşulmadığı yerlere kadar kaçıyorlar ve dolayısıyla diller karışıyor), Gazap ve Saflaştırma Çağından (bu dönemde insanlar, ‘bizi bu hale kitapta olan bilgilerle yapılan bombalar, savaşlar getirdi diyerek bütün kitapları yakmaya başlıyor. Buna karşı çıkan eğitimli kesimi de atlamıyorlar tabi) sonra gelen dönem anlatılıyor. Bu bölümde kilise; kitapları bulma, saklama, eskileri temize çekme, bazılarını ezberleme, okuma-yazmayı devam ettirme gibi görevleri üstleniyor. Bölümün kahramanı ise Francis Gerard kardeş. Bu arkadaş biraz da saftirik. Çünkü bulduğu Radyoaktif Serpinti Sığınağını, Serpinti denen canavarların mekanı zannedip “Aman Tanrım, canavaaaaannnn” diyor ve kapıya bile yaklaşmıyor. Neyse ki Leibowitz’e ait olduğunu düşündüğü kutuyu alıp kiliseye götürüyor ve ilk başta sığınak mühürlense de sonradan açılıyor ve bir sürü kitap bulmuş oluyorlar. Bu bölüm  3174 yılında bitiyor. 2. Bölüm: Fiat Lux (Işık Olsun) Bu bölüm 600 yıl sonra ki dönemi anlatıyor. İnsanlar gelişmeye devam ediyor. Aslında ikinci bir Rönesans devrimi bu. Kitapları okumaya ve daha iyi anlamaya başlıyorlar. Hatta kilisede bulunan biri yapay ışığı bile buluyor. Bu bölümde dikkat çeken husus Dekan Taddeo denen kişinin kilise ile çatışması. Bu arkadaş; kendilerinin, yaratılanın (insanların) yaratısı olabileceklerini iddiasında bulunuyor. Ona göre geçen savaşta insan nesli tükenmiş olabilir ve güçlü olan, insan yaratısı kendi türü gelişmeye ve yaşamaya devam etmiş olabilir. Tabi kilise buna karşı çıkıyor. Diğer bir husus ise, kendisi artık kilisenin görevinin bittiğine inanıyor ve kitapları daha emin ellere, akademiye teslim edilmesi gerektiğini düşünüyor. Ama gözünün önünde buluna ışığa bakıp “bu adamlarda da zeka var, baksana ışığı bulmuşlar” demiyor. Bu bölüm 3781 yılında sona eriyor. 3. Bölüm: Fiat Voluntas Tua (Senin İstediğin Olsun)  En son bölümde ise artık teknoloji uçmuş durumda. Bazı açılardan bizden bile ileri gitmişler. Ama kapıda bekleyen ne? Tabi ki yeni bir savaş. Bence bu kitabı en güzel anlatan alıntılardan biri bu bölümdeydi. O da Joshua kardeşin şu sözleri: “Belki bu da onların talihiydi. İnsanlar ne zaman bir cennet yaratmayı başarıyor gibi olsalar onu beklemeye ya da kendilerine olan tahammülleri de azalıyordu. Kendilerine bir zevk bahçesi kuruyor ve bahçe zenginleşip güzelleştikçe içinde daha da bedbaht oluyorlardı; çünkü o zaman, belki de, bahçede bir şeylerin eksik olduğunun, bir ağacın ya da bir çalının bir türlü büyüyemediğinin farkına daha kolay varıyorlardı. Dünya karanlığa ve sefalete gömüldüğünde mükemmele inanmak ve onun özlemini duymak mümkündü. Ama dünya zenginlikle aydınlandığında iğnenin gözünün aslında ne kadar dar olduğunu hissetmeye başlıyor ve artık inanacağı ve özlemini duyacağı bir şey kalmıyordu. Eh, sırf insanlık sefil karanlığında yine ümit edebilsin diye, Dünya denilen şu uygar ve bilge bahçeyi biz kez daha mahvedeceklerdi, öyle değil mi?” (Sayfa 335-336) Bu bölümün sonunu ya da ne olduğunu yazmayacağım. O kadar da spoiler verilmez çünkü. Kitapta geçen iki değişik karaktere de değinmek istiyorum. Bunlar Benjamin ve Şair. Benjamin Hz. İsa’nın yetiştirdiği bir Yahudi olarak anlatılmış ve bu olaylar olurken hala yaşıyor. Adam kaç yaşında siz düşünün artık. Şair ise kilisede yatıp kalkıyor, arada herkesle kavga ediyor ama sonunda inandığı şey uğruna ölüyor. Dolayısıyla saygı duyulacak bir karakter. Bu karakterle ilgili komik olan şey ise bir taraftan Harikulade Boncuk Göz Şair Aziz diye anılırken bir taraftan küfürbaz ozan olarak tanınıyor. Bu ikisi aynı kişi olabilir diyenlere de “anam bu kafayı yemiş, kaçın bundan” gözüyle bakıyorlar ama gerçekten aynı kişi olduğunu anlayamıyorlar. Ve son söz olarak; radyasyon konusu da işlenen bu kitap gibi bir kitap önermek istiyorum. Yine İthaki BK serisinden
Kumsalda
Kumsalda
kitabı. Oldukça sakin ve hüzünlü bir kitap olmasının yanı sıra çok eykileyiciydi benim için. Bu seriden en sevdiğim kitaplar arasında da yerini aldı. İncelemem bu kadar. Umuyorum ki saçma olmamıştır. Okuyanlara teşekkür eder kitap dolu günler dilerim. Sevgilerle
Leibowitz İçin Bir İlahi
Leibowitz İçin Bir İlahiWalter M. Miller Jr. · İthaki Yayınları · 2019166 okunma
·
307 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.