Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

159 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
CESURLAR BİR KEZ,KORKAKLAR BİN KEZ ÖLÜR!
İncelemeye başlarken çok tedirgin olduğumu belirtmekte fayda görüyorum.Onurlu,şerefli,yurtsever,sorumluluk sahibi ve cesur bir gazetecinin,yazarın,en başta vicdanlı bir insanın,kendi tabiriyle ''sakıncalı piyade''nin kitabına,fikirlerine,söylemlerine ve gazeteciliğine dair büyük bir ciddiyetin ve emeğin olduğu bu paha biçilmez kitaba dair detaylı,kapsamlı bir inceleme yazmaya kalkmak belki haddim değil,Uğur Mumcu'nun gazeteciliğine,sunduğu fikirlere,hayatı pahasına bedelini ödediği kitaplarına dair fikir beyan edebilmek için evvela onun kadar donanımlı,çalışkan ve cesur olmak gerekir bilirim,biz daha yolun başındayız,onun için yazdıklarımı,ürettiklerimi inceleme değil,Uğur Mumcu sevdalısı,sosyalist bir kalemin yüreğinden,kalbinden,vicdanından haykırışları olarak okumanızı rica ederim. Uğur Mumcu'nun,bizim için,doğruları ve haklı olanı aydınlatabilmek için canı pahasına mücadele eden sakıncalı neferin ''VURULDUK EY HALKIM,UNUTMA BİZİ'' dediği andan itibaren ''ONURLU YİĞİTLERE HATIRASI OLSUN'' düşüncesiyle yazma gayretinde bulunacağım. Ben yazımı yazarken,sizde okurken Selda Bağcan'ın müthiş yorumuyla ağıdını yüreğimize boca ettiği ''Uğurlar Olsun'' şarkısını dinleyelim! Arkadan çalan yürek burkan ağıt,sizin okurken daha çok verim almanızı,benim de sizlere kapsamlı ve verimli içerik sunmamı sağlar diye düşünüyorum. youtu.be/F7GwScr3Mys Bir videonun daha linkini bırakacağım.Bırakacağım video linki,Mumcu suikastine dair en kapsamlı arşiv çalışmasını yapan Mehmet Ali Birand'ın 32.Gün Arşivi olacak.Kim öldürdü,neden öldürdü,nasıl bir organizasyonla öldürüldü bilinmiyor ama,kuşkusuz suikastin arkasındaki sır perdesini aralama gayretinde bulunanlar için en iyi kaynak! youtu.be/MotcUgiseZM Evet,o halde başlayalım! Kitaba ismini veren ''Vurulduk Ey Halkım,Unutma Bizi'' başlığı, Mumcu'nun 25/08/1975 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde ''Sesleniş'' adlı köşe yazısından alınma! O halde köşe yazısının tamamını buraya bırakayım,kitabı daha iyi anlamamıza ışık,rehber olsun! ''Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım unutma bizi... Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi... Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu, insanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık önlerine. sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Giresun'daki köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğudaki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler sizin için öldük. Adana7da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi... Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komunist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti bütün çabamız. bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım unutma bizi... Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eli değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere. Asıldık ey halkım, unutma bizi... Bizi öldürenler , bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi... Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi...Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi., hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...'' Kitabın içeriğinin oluşturulması,''Sesleniş'' adlı köşe yazısından esinlenerek tasarlanmış! Öldürülüşünün üzerinden 3 yıl geçtikten sonra,24 Ocak 1996 yılında,''Öldürülüşünün üçüncü yılında;düşünenlerin vurulmaması vurulanların unutulmaması dileğiyle, Uğur Mumcu'yu unutmayanlar adına yayımlanmıştır'' sunuşuyla piyasaya sunuluyor. *Kitabımız,Mumcu'nun yakın dostu,mesleştaşı Ali Sirmen'in Mumcu'ya dair duygu ve düşüncelerini,kitabın hazırlanış sürecini anlattığı Önsöz bölümüyle başlıyor. *Önsözün ardından;Deniz Somun'un derlediği,''Uğur Mumcu'yu Anlatmak'' bölümü var. Bu bölümde Deniz Somun ve Ali Sirmen,Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu ile röportaj yapıyorlar ve röportaj sayesinde baba,dost,gazeteci Mumcu'yu daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz.Okumanızı istediğim için örnekler vermeyeceğim,merak edin! :) *Sonraki bölümümüz,''Suikasttan Sonra Ne Dediler,Uğur Mumcu Suikasta Uğrarsa Ne Deneceğini Düşünürdü'' bölümleri var. Dönemin cumhurbaşkanı Özal,başbakan Demirel,başbakan yardımcısı Erdal İnönü'nün ve birçok politikacının röportajlarını okuyoruz. *Çizgilerle Sesleniş bölümünde size incelemenin başında paylaştığım ''Sesleniş'' köşe yazısının Nuri Kurtcebe tarafından çizimlerle açıklanması. En beğendiğim bölümdü diyebilirim. Besbelli,ciddi bir emeğin ürünü! Kitabu bitirirken 'son bölümümüz ''Bir Demet Yazı''. Bu bölümde Mumcu'nun binlerce yazısından binbir emek seçilmiş yazıları yer alıyor. Daha ziyade ''YeniOrtam ve Cumhuriyet'' gazetesindeki yazılarının yer aldığı bölümde,Mumcu'nun başlıca silah kaçaklığı,Rabıta islamcı örgütü,dönemin iktidarları,uyuşturucu ticareti konularındaki cesur yazılarını okuyoruz... Yazılarının alıntılarını bolca paylaştığım için,tekrar burada yazı yazı belirtmeyeceğim ama kitaba dair kafasında soru işaretleri olan,duygu ve düşüncelerini ifade etmek isteyen bütün arkadaşları dinler,cevaplandırırım. İncelememi bitirirken sözü Uğur Mumcu'ya,beste ve seslendirmesi Fikret Kızılok'a ait olan ''Hep Özgürlük İçin'' marşını bırakırken Uğur abiye de sesleniyorum: ''Uğur abi,unutmadık seni! Uğur abi vuruldun,vuruldum,öldürüldün,öldürüldüm;unutmadım,unutmasınlar bizi! youtu.be/tSMgM7Dg__Y
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi
Vurulduk Ey Halkım Unutma BiziUğur Mumcu · Uğur Mumcu Vakfı Yayınları · 1996177 okunma
··1 alıntı·
437 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Unutmadık, yüzyıl geçse de unutmayacağız. Uğur Mumcu, VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BİZİ derken sanki günün birinde vurulacağını biliyordu. Uğur Mumcu ve nicelerini öldürenler, düşüncelerini de öldürdüklerini sandılar ama yanıldılar. Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Bahriye Üçoklar, Muammer Aksoylar, Turan Dursunlar ve daha niceleri hep yaşayacak. Üniversite yıllarında köşe yazılarını hiç kaçırmadan okuduğumuz tek gazeteciydi. Bir arkadaşımız vardı, gazeteyi getirir "Arkadaşlar, Uğur Mumcu gene güzel bir yazı yazmış, okuyun" derdi. Okuduktan sonra da yazdıkları ile ilgili yorumlar yapardık. Hepimiz yazdıklarından dolayı, günün birinde vurulacağını biliyorduk ama yine de ihtimal vermiyorduk. Ve o acı olay, karlı bir kış günü gerçekleşti. Hepimizin bir anda dünyası yıkılmıştı. Üniversite yıllarımın iki acı olayından biridir. Ellerine, emeklerine sağlık. Okuyup, okuduklarını yorumladığın için teşekkür ederiz.
Furkan okurunun profil resmi
Bu değerli ve samimi yorumunuz için bende size teşekkür ederim hocam!😊
Furkan okurunun profil resmi
Uğur abi, artık katillerini hepimiz biliyoruz. Savcılar suskun, hakimler tereddütle izliyor süreci. Şu an yargılanmıyor katillerin ama güneşin zaptı yakın. Uğurlar olsun abi. Mirasına sadakatimiz tam. Seni seviyorum!💐
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.