Günlerce elimde gezdirip, sonunda bir gecede bitirdiğim Kısmet Değilmiş kitabının yorumu ile geldim. Kitabın bana kattığı en önemli şey her cümlesini alıntılamak istememdi. Gerçekten çok güzel betimlemeler vardı. Kitabın çoğu cümlesi kalem izlerimle doldu diyebilirim.
Küllerinden doğan, dimdik duran ve her şeyi geride bırakan bir kadının hikayesi bu. Esas kızımız Deniz öyle bir ihanetle sarsılıyor ki, rüzgara kapılan bir yaprak misali savrulup duruyor. İsmi gibi dalgalanıyor da durulacak bir liman bulamıyor.
Bir yandan da çok şanslı. Çünkü yanında elini bırakmayan dostlara sahip.Her insanın hayatında 'Geçer.' diyecek, düşsede kaldıracak, kaldıramasa da yanına oturacak ve elini sıkı sıkı tutacak sağlam dostları olmalı. Denizin de aynen bu şekilde muazzam dostları var. Bazısı yol gösterdi, bazısı onunla ağladı ve bazısı da kahkahalarına eşlik etti...
Noyan ve Boncuk baba ile konuşmaları muazzamdı. Her cümlesinde kendisinden birseyler bulabileceğiniz hayat tecrübelerini, hikayeleri dinlemek paha biçilemez derecede ikna ediciydi.
Valla esas olmayan namert rolünü üstlenen Çağatay hakkında pek yorum yapmak istemiyorum. Zira kalemim ve cümlelerim yeterince ağır küfür bilmediğinden zorlanmasından korkuyorum!
Kitabı anlatacak çok cümlem gerçekten yok. Ama kesinlikle 20 yaş üstü kadın kardeşlerimizin okuması taraftarıyım. Bu durumu yaşayan her kadına cümlem ;
'Hayatta hiçbir acı kalıcı değildir. Kismet değilmiş...!'